Bianet’in haberine göre, Avrupa Ortak İltica Sistemi'ni keyfi iade kararlarının önünü açarak ve mülteci haklarını daraltarak değiştirmeyi öngören "reform" tasarısı yarın AP'de görüşülecek. Eleştiriciler, zaten kısıtlayıcı olan rejimin daha da mülteci karşıtı bir karaktere bürünmesinden kaygılı.

AB Başkanlığı ve Avrupa Parlamentosu'nun Aralık'ta üzerinde anlaşmaya vardığı yeni sığınma ve göç anlaşması üzerinde anlaşması paketi yarın (Çarşamba) parlamentoda tartışılarak karara bağlanacak. Parlamento grupları Ekim 2023'te üzerinde birleştikleri mülteci yanlısı taleplerin çoğundan vazgeçti. 

Brezilya'daki sel felaketinde ölenlerin sayısı 137'ye çıktı Brezilya'daki sel felaketinde ölenlerin sayısı 137'ye çıktı

"CEAS reformu"

"Avrupa Ortak İltica Sistemi (CEAS) Reformu" olarak bilinen tasarı, görünüşte Avrupa Birliği'nin mülteci krizine daha etkili bir şekilde yanıt vermesini sağlamayı amaçlıyor. Tasarı gerekçesinde reform kapsamında, mültecilerin adil ve hızlı bir şekilde sığınma başvurusu yapabilmelerinin, üye devletlerin mültecileri kabul etme ve koruma sorumluluklarını daha adil bir şekilde paylaşmasının ve mültecilerin aileleriyle bir araya gelmesini kolaylaştırmayı amaçlayan değişikliklerin öngörüldüğü ifade edilse de, "Reform Tasarısı" bu amaçların hiçbirini gerçekleştirmeyip "Avrupa'yı mültecilere zindan edeceği" gerekçesiyle eleştiriliyor.

Eleştiriler

"CEAS Reformu"na yönelik eleştiriler başlıca şu başlıklar altında toplanıyor:

Mülteci hakları. Eleştirenler, reformun mültecilerin haklarını daraltacağını ve sığınma başvurularının adil ve hızlı bir biçimde değerlendirilmesini zorlaştıracağını savunuyor. 

AB üyelerinin sorumlulukları. CEAS reformunun AB üyesi ülkeler arasında mülteci kabul etme ve koruma sorumluluklarını hakkaniyetli bir biçimde paylaştırmadığı, bir başka eleştiri konusu. 

Geri gönderme politikası. Reformun mültecilerin güvenli olmayan ülkelere geri gönderilmesine yol açacağını ileri sürenler, CEAS'ın insan hakları ihlalleriyle lekeleneceğini savunuyor.

Dublin sistemi. Mevcut sözleşmenin içerdiği ve "Dublin Sistemi" olarak bilinen mültecileri ilk sığındıkları ülkede kalmaya zorlayan uygulamanın reformdan sonra da varlığını korumaya devam etmesinin adaletsizliğin tahkim edilmesi olduğu düşünülüyor. 

Aile Birleşimi. Reformun zaten zor olan mültecilerin aileleriyle yeniden birleşmesini daha da zorlaştırması bir başka eleştiri odağı. 

AB Sınır Güvenliği Ajansı Frontex'in artan rolü. Geçmişte insan hakları ihalleri sicili dolayısıyla insan ve mülteci hakları savuncularının hedefinde olan Frontex'in yetkilerinin reformla daha da artacak olması hak savunucularını kaygılandırıyor. 

Haberin detayı:

https://bianet.org/