23 Nisan Çocuk Bayramı dolayısıyla açıklamalarda bulunan Maviş, “23 Nisan'ın Çocuk Bayramı resmi bayram anlayışının dışında gelişmiş ve ilk kez 1927'de kutlanmıştır. 1981 yılına kadar kanunla belirlenmiş bir adı olmamasına rağmen toplum tarafından kutlanmıştır. Zaman içinde tüm okullarda şenlikler veya gösterilerle kutlanan resmi bir bayram haline dönüşmüştür. Kıbrıs Türk Toplumu, Atatürk ilke ve inkılaplarını gönüllü benimsemiş bir toplumdur.  Buna rağmen belirli kutlamaların o dönem ki siyasi koşullar ve akımların etkisinden bağımsız olduğunu iddia edemeyiz. İlgili koşullar çocuklara adanmış bir günün konusu olmadığı için bu konuyu derinlemesine konuşmayı ötelemek istiyorum. Tüm çocukların ‘Çocuk Bayramı’ kutlu olsun” dedi.

“23 NİSAN SADECE ÇOCUKLARIN BİR BAYRAMI DEĞİL”

   23 Nisan Çocuk Bayramı’nın 1930’lu yıllardan beridir ülkemizde de törenlerle kutlanmaya başlandığını da söyleyen Maviş, “Eğitim sistemi içindeki tören hazırlıkları, hatırı sayılır makul bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre kullanımı, eğitim programlarında belirtilmez, okullar hazırlık ihtiyaçları için kendileri planlama yapar. Kıbrıs Türk Toplumu dışında, 2009 yılından beri Kosova’da da 23 Nisan kutlanmaktadır” dedi.

Dsh

KTÖS Kurucusu  Halil Kara ve  Kıbrıslı Türk siyasetçi, doktor ve gazeteci  Dr. Fazıl Küçük  1960’lı yıllarda çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarken.
Fotoğraf : KTÖS ARŞİV

23 Nisan’ı sadece çocukların bir bayramı olarak görmediklerini de vurgulayan Maviş, “Bu platformun çocuğun yüksek yararının konuşulacağı, çocuk haklarına farkındalık uyandıracağı bir gün olarak görüyoruz. Atatürk’ün ‘Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.’ sözü bizim için önemlidir. Bu söz ışığında bu ülkede çocukların gelişimi, talep ve haklarına hükümetler ve yetişkinler yeteri kadar saygı göstermiyorlar. Yasalarda çocuklar için çok güzel ifadeler olsa da, uygulamada çocukları öncelleyen, sorumluluk alan icraatlara çok az tanık olduğumuz bir coğrafyada bulunuyoruz.  Okullar çocukların akademik bilgi aldığı bir ortam yanında, sosyalleştiği, psikolojik olarak desteklendiği ve korunduğu yerlerdir. Peki, bir çocuk açısından bu gerçekten öyle mi?” diye sordu.

“ARZ VE TALEP ÇOCUĞUN İHTİYACINA YÖNELİK DEĞİL”

   Maviş ayrıca ülkemizde çocukların maruz kaldığı olumsuzlukları maddeler halinde sıraladı:

  • Okullara yatırım yapılmayarak çocuğun öğretmenle iletişim süresinin, eğitime erişim koşullarındaki eşitsizlikler derinleşti.

  • Okullarda eşitlik üniformaya indirgendi. Çocukların ekonomik ve sosyal çevresi, ihtiyaçları, aile desteği noktasında oluşan noksanlıkları örtecek bir Eğitim Bakanlığı organizasyonu yoktur.

    Pazartesi günü Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nun gündeminde 2 yasa tasarısı var Pazartesi günü Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nun gündeminde 2 yasa tasarısı var
  • Ezberci eğitim sistemi, yarışmacı sınavları, yarışma ise arz talep dengesini oluşturdu. Arz ve talep çocuğun ihtiyacına yönelik değil, ailelerin ihtiyacına göre şekillendi. Bu noktada ihmal olduğunu söyleyebiliriz.

  • Bu süreç çocuğun sosyalleşme ve gelişme sürecine darbe vurduğu gibi, okullarda görsel, sanatsal, psikomotor becerilerin önüne geçti.

  • Ezberci eğitim sistemi çocukların potansiyel, beceri ve yaratıcılıklarını görmezden gelerek, geleceğin test çözerek kurulacağı bir düzen dayattı.

  • Ülkede nüfus ve vatandaşlık politikası yok. Nüfusu bilen yok. Eğitim bütçesi % 57’ye (okullardaki KKTC vatandaşı çocuk oranı) göre ayarlanıp %100 kapasite ile hizmet verilmeye çalışılıyor. Bu noktada devlet eşitsizliği derinleştiriyor.

  • Ülkemizde en az 41 farklı ülkeden çocuk var. Dil becerisinin yanında sosyal ve kültürel beceri sorunları okullarda bir yük oluşturmaktadır. Hem Türkçe konuşan hem yabancı dil konuşan çocukların bulunduğu kalabalık sınıflarda çift taraflı bir eşitsizlik oluştuğunu söyleyebiliriz.

  • Okullarda şiddet kültürü yayılıyor. Şiddetsiz iletişim, hoşgörü, sabır, sosyal becerilerinde çocukların davranışlarıyla başa çıkmakta zorlanıyoruz. Sosyal medya baskısı veya bazı ailelerin okulları eğitim yeri olarak değil bakım yeri olarak görmesi, Bakanlığın öğretmenin yanında olmaması tükenmişlik sendorumu yaşanmasına neden oluyor. Bu sorunların çözümsüzlüğünden yaşanan stres karşısında samimi olarak ‘teachers have had enough’ sloganını bu ülkede de kullanabiliriz.

  • Çocuk koruma politikasının olmayışı, çocuk izleme merkezinin kuruluş yasasının hala Meclis’te beklemesi, özel gereksinimli bireyler ile ilgili olarak pozitif ayrımcılık uygulanmaması, okullarda okul-aile sözleşmesinin olmaması  çocuklar açısından dezavantajdır.

  • Tabipler Birliği’nin ‘1 yıldan uzun süredir çocukların kamudan aşıya erişiminde sorunlar vardır. Reçete ile herkese verilen aşı uygulaması kaldırılmasından beri çocukların aşı zamanlamalarında, aşıya erişiminde ciddi sorunlar  yaşanmaktadır’ açıklaması önemlidir. Bizimde koruyucu halk sağlığı noktasında uyardığımız önemli bir meseledir. Aşı reddi veya tereddütü gibi inançlar, toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yakın coğrafyamızda görülen kızamık vakaları veya ülkemizde yeniden görülen verem vakaları nezdinde ciddi önlemler alıp çocukları korumalıyız.

  • Anayasanın 45. Maddesi, 59. Maddesi açıktır. Eğitim hakkı ve sağlık hakkı güvence altındadır. Her türlü siyasi, ekonomik ve dini istismar yasaktır. Buna rağmen çocuklar suça itliyor, suça teşvik ediliyor, birçok ihmal ve istismar şikayet edilmediği sürece görmezden geliniyor. Bazı çocuklar gece saatlerinde Lefkoşa’nın gözde mekanlarında meyve, peçete, çiçek gibi şeyler satabiliyorsa, denetim mekanizmaları iki defa düşünmelidir. Suça itilen çocuklar çocuk mahkemelerinde yargılanmıyorsa, rehabilitasyon merkezleri yoksa utanmalıyız.

  • Çocukların ailelerinin dini inançlarına göre yönlendirilmesi, manipüle edilmesi, ihmal ve istismara uğraması, tarikatların yatılı bir şekilde çocukların eğitim hayatına el koyması karşısında sessizliğini koruyan anayasal kurumların da ‘çocuk hakları’ noktasında sorumluluk alması gerekmektedir.

DEVLETIN ÜZERINE DÜŞENI YAPMASI GEREKIYOR”

   KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, ülkedeki çocukların karşı karşıya kaldığı olumsuzlukların çözümüne yönelik önerilerini de  kamuoyuyla paylaştı. Maviş, çocukların yüksek yararını gözeterek evrensel ilkeler çerçevesinde harekete geçilmesi gerektiğini belirterek, çocukların yaşadığı eşitsizliklerin azaltılması için eğitim, beslenme ve sağlık haklarında devletin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti, sivil toplum kuruluşlarının da taleplerde bulunması gerektiğinin altını çizdi.

BARIŞ KÜLTÜRÜ EĞITIMI  OKULLARDA YAYGINLAŞTIRILMALI”

   Okulların kapasitesinin artırılması ve eğitime daha fazla yatırım yapılması gerektiğine dikkat çeken Maviş, eğitimi yönetenlerin liyakat sahibi olmasının önemine vurgu yaptı. Yeni okullar inşa edilmesi, eğitime daha fazla bütçe ayrılması ve okulların kadrolarının her koşula hizmet edecek şekilde güncellenmesi gerektiğini söyledi. Okul güvenliği ve şiddet kültürü sorunlarının çözülmesi, beslenme sorunu yaşayan çocuklara destek verilmesi gerektiğini de belirten Maviş, barış kültürü eğitimini okullarda yaygınlaştırarak, eğitim müfredatlarının ve okul ortamlarının barışçıl temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

"SUÇA ITILEN ÇOCUKLARLA ILGILI MAHKEMELER VE REFORM MERKEZLERI  KURULMALI"

   Eğitim süresinin uzaması için okulların ihtiyaçlarının planlama ile tamamlanması gerektiğini ve yaşanan deneyimlerden ders çıkarılarak pilot uygulamaların yaygınlaştırılmasının önemine dikkat çeken  Maviş, aşılama takviminin güncellenmesi ve takip sisteminin uygulanması gerektiğini, çocuk izleme merkezi ve çocuk koruma politikalarının yasallaşmasının önemine vurgu yaptı. Özel gereksinimli bireylerin eğitim yasasının uygulanması ve suça itilen çocuklarla ilgili mahkemeler ve reform merkezlerinin kurulması gerektiğini belirtti.

"EĞITIM VE DENETIM MEKANIZMASI KURULMALI"

   Avrupa Birliği'nin bu alana fon ayırmasının gerekliliğini vurgulayan Maviş, çocukların düşüncelerini tartışabileceği forumların okullar aracılığıyla oluşturulması ve ulusal bir nitelik kazanmasının önemine dikkat çekti. SOS Çocuk Köyü Derneği, Evrensel Çocuk Hakları Derneği, Barolar Birliği, KTTB, KTÖS, KTOEÖS gibi kuruluşlarla birlikte bir eğitim ve denetim mekanizması kurulması gerektiğine de değinen Maviş, işbirliklerinin çocuk haklarının uygulanması, geliştirilmesi ve korunması için büyük önem taşıdığına vurgu yaptı.

   Maviş açıklamasını,  KTÖS, çocuk haklarının uygulanması, geliştirilmesi,, korunması ile ilgili veya suça itilen çocukların içinde bulunduğu koşullar ile ilgili kar amacı gütmeyen kuruluşlarla yakın işbirliği içindedir. Her alanda işbirliği çocukların hakları ve korunması noktasında bizleri ileriye taşıyacaktır” diyerek tamamladı.

KIBRISIN SESİ HABER MERKEZİ