Mağusa’da Ortaçağ’da Zenginlik Yaratan Ürün: Camlet Kumaşları
Mağusa’nın ekonomik olarak yükselişe geçtiği dönem, 13. yüzyılın sonlarıdır. Levant kıyılarının, yani Kudüs ve Akka’nın Müslümanlara kaybedilmesinin ardından, buradan kaçan Haçlılar ve Frenkler Mağusa’ya yerleşmeye başlamıştır. Gelen mültecilerle birlikte Mağusa’nın ticari faaliyetleri hızla değişmiş ve gelişmiştir. Şehir, bir yandan Batı limanlarıyla, diğer yandan Mısır ve Suriye ile yapılan ticaretin ana geçiş noktası haline gelmiştir. Böylece Mağusa, Akdeniz’in geniş ticaret ağına dahil edilmiştir.
Bu süreçte kent, 13. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar (Venediklilerin eline geçene dek) önemli bir liman kenti olmuştur. Diğer ülkelerden getirilen mallar için bir transit, depolama ve aktarma merkezi işlevi görmesinin yanında, yerli Kıbrıs ürünleri için de önemli bir ihracat limanı haline gelmiştir. Yani Mağusa limanı, aynı zamanda adanın en önemli dış ticaret kapısıydı.
- ve 15. yüzyıllar arasında Mağusa’nın en önemli ihraç ürünlerinden biri, camlet adı verilen kumaşlardı. Deve kılından üretilen bu kumaşlar, Levant kıyılarından gelen Hristiyan nüfus tarafından 13. yüzyılın sonlarında üretilmeye başlanmış ve kentin başlıca gelir kaynaklarından biri haline gelmiştir. Camlet, Ortaçağ’da oldukça değerli kabul edilen bir kumaştı. Deve yününün/kılının az olduğu bölgelerde yün, ipek ve keçi kılının harmanlanmasıyla da üretilebiliyordu. Hafif, dayanıklı, su ve rüzgar geçirmez yapısı nedeniyle Avrupa’da aristokratlar ve üst sınıflar arasında rağbet görüyordu. Cübbe, pelerin, örtü ve hatta çadırların yapımında en çok tercih edilen kumaşlardan biriydi.
Mağusa’nın önemli bir ticaret limanı olarak gelişmesiyle birlikte, bu kumaşlar hem Avrupa’ya hem de Levant’a ihraç edilmiştir. Muhtemelen Kıbrıs camletlerinin ilk varış noktası, İtalya’da faaliyet gösteren Peruzzi adlı güçlü bir bankerlik ve ticaret hanedanı tarafından organize edilmesi nedeniyle İtalya idi. Diğer önemli limanlar arasında Laiazzo (günümüzde Yumurtalık), Cenova ve Marsilya sayılabilir.
Bu gelişmelerin etkisiyle kent, aynı zamanda bir zanaatkârlık ve üretim merkezi olarak da büyümeye başlamıştır. Camlet kumaşlarının üretimi arttıkça, üretimde çalışan kadınların önemi de artmış ve bir süre sonra bu kadınların şehir dışına çıkmaları dahi yasaklanmıştır. Kumaşların ipek ve yünle karıştırılarak üretilmesi, hem dayanıklılığı hem de estetik görünümü artırmıştır. Bu nedenle Mağusa’ya ipek ve yün ithalatı da başlamıştır. Kumaşlar boyanabiliyordu; fakat doğal renkleri de oldukça rağbet görmekteydi. Dönemin kaynaklarında, ihraç edilen bölgelere göre camlet kumaşlarının özel renklerde boyandığına dair bilgiler bulunmaktadır. Örneğin Beyrut ve Şam’a yeşil ve beyaz renkler gönderilirken, özellikle mavi ve yeşil en çok talep gören renklerdi.
Develerin bilinen boz/kahverengi tüylerinin dışında, beyaz ve siyah tüylü develerden de beyaz ve siyah camlet kumaşlar üretilmiştir. Genellikle çift hörgüçlü develerin ilkbaharda döktüğü tüyler elle toplanarak kullanılmıştır. Elbette dünyanın başka bölgelerinde de benzer kumaşlar üretilmekteydi; fakat bu kumaşlarda her bölgenin kendine özgü malzemelerinin harmanlaması ön plandaydı. Örneğin Avrupa’da üretilen camlet kumaşlarında devenin oralarda olmaması nedeniyle az deve tüyü yanında genellikle yün ve keçi kılı kullanılırdı. Buna rağmen Mağusa, camlet kumaşlarının üretiminde dünyada lider kent konumundaydı. Yüksek kaliteleri, canlı renkleri, cazip fiyatları, geniş ticaret ağı ve karmaşık ticari ilişkileri sayesinde Mağusa, dönemin en büyük camlet üretim merkezi hâline gelmişti.
Kaynak: Mediaval and Renaissance Famagusta… Camlet Mamnufacture, Trade in Cyprus and the Economy of Famagusta from the Thirteenthh to the Late Fifteenth Century, David Jacoby.