SAĞ OLUN
“Tamamlanmamış yazılar” dosyama baktığım zaman anlamlı bir şekilde karşıma çıkan bu ikinci yazıya bakınca düşündüm:
“6.800 tl asgari ücret alan kişilerden 8.000 TL ev kirası istediğiniz için sağ olun.
Bize külliye yapacakmışsınız, yapın ve içini külliyen dolduracağınız için tıka basa ve bizi külliyen her anlamda bitireceğiniz için sağ olun.
Sol! Siz de sağ olun; yoksa oldunuz mu çoktan beri?
Kurulan toplu binaların yanından geçerken ve bir külliye hızla yükselirken; düşlerimizi hızla külliyen yıkıyoruz.”
…
Karşıma çıkan birinci yazı ise bir şiirdi ve “bu, kadın” diyordu şiirde.
Ah ah kadın yanlar ve külliyen yalanlar.
Bugün ise maaş olmuş 43.000’lerde ve kiralar en az 20bin neredeyse. Hatta fazla. Yukarıdaki yazı, yarım olduğu için ve tarihi not düşmediğim için biraz da çözemedim aslında hangi tarihler olduğunu fakat külliye açısından bakınca biraz kendini ele veriyor tarih.
Bugün çözümsüz olan bu denklem, dün de çözümsüzdü. Bu aralar matematik ile başımız fena dertte. En azından benim öyle. Matematik sevgim hızla sıfırlanıyor, çünkü herkes rakamlara ihanet edip sayıları silme derdinde. Sonsuza kadar gitmiyor artık sayılar, bu sayı doğrusunda.
Daha sonra başka bir yazıya rastlıyorum -biraz daha bitmiş-
Demişim ki o zaman:
“Sağ olun diye bir ses yükseliyor yürüdüğüm daracık yolun tavanından, sağ olun! Giderek yükselen bu ses kimin ağzından çıkıyor bu kadar geniş? Sağıma soluma bakıyorum göremiyorum kimseyi, sağımda binalar yükselmiş; bir karınca oluyorum. Solumda evler benden küçük; bir eşek oluyorum sırtımda semerim.”
…
Bugün külliye de bitti. Külliyen yalan olmaya devam ederken neler neler yaşanmadı ki. Gören de duyan da yaşayan da şaşkın. Şaşkoloz olduğumuz yarım kalmış çeyrek bir ada içinde, şaşkın şaşkın gezip kaybolan yıllarımızı arıyoruz fakat geri dönmüyor yıllar.
“Dünya meclisi ikiye bölünmüş; insanların bazıları sağdaki bazıları soldaki sandalyelere yönelmiş, kocaman koltuklara erişmek umuduyla. Oysa evlerinin çatısı bile yok ama boyuyorlar duvarlarını usulca, boyadıkları duvarlar köşelerden kabarıyor fakat onlar eve eşya alma sevdasında. Tavanı olmayan evlerden bir ses yükseliyor; sağ olun! Sağ olan herkesin evi olacak eşyalı, sağ olun! Asgari ücretin 6.800 TL olduğu yarım kalmış adada 7.000 TL’den başlıyorsa kiralar, bu sese ister istemez kulak veriyor insanlar. Sağ olurlarsa belki yaşarlar. Sağ kalırlarsa belki nefes alırlar. Sağ oluyorlar giderek, sağlamasını yapmadan hayatlarının…”
Diyerek devam eden -biraz daha bitmiş- yazıyı okuyunca anlıyorum ki değişen pek de bir şey yok ve haberlere kulak verirken “ah diyorum ahh, yine -yeni yeni- kandırmacalar ve hedef ne? Büyük tabloyu görmek mümkün mü ve büyük tabloya bakmak yerine neden köşesindeki resme odaklanıp umutlanıyor bu insanlar… “Biz insanlar” demiyorum, benim bu tabloda baktığım yerler gözlerime yetmiyor. Sözlerine inanmıyorum… zihinleri silahlı, amaçları çözemiyorum.
“Sağ olun diye bir ses yükseliyor “neden” diyorum. Sağ olursan her şeyin olacak diyor. Sağ olmazsan nasıl olsun? “Yani hayatta kalırsam mı” diyorum. Cevap vermiyor, kimdi konuşan diye bakıyorum, bulamıyorum. Kimdi konuşan bu sıcak havada bu kadar üşüterek? Ağzından kelimeler değil de buz kütleleri dökülüyordu sanki de. Sağ olmak ne demek?”
Tüge Dağaşan