Herkese merhabalar,


Bugün sizlere git gide toplumumuz içerisinde yaygınlaşan bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu konuyu özellikle ele almak istedim. Çünkü günün sonunda mutsuz bireylerin sayısı artıyor ve toplum etkileniyor.


Biliyoruz ki toplumumuzun en küçük yapısına aile diyoruz. Anne, baba ve çocuk(lar)dan oluşan çekirdek bir aile. Bireyler bu aile yapısını kurabilmek için bir araya gelir, birbirlerini sever ve yuva kurar. Yani evlilik durumu gerçekleşmiş ve aile kurmak için ilk adım atılmış olur. Buraya kadar olumsuz bir şey ifade etmediğinin farkındayım. Hatta “Eee bunda ne var Sevde?” diyebilirsiniz. Elbette evlenmek ve aile kurmak güzel ve anlamlıdır. Bir toplumun devamlılığı için gereklidir. Kadın veya erkeğin duygusal anlamda güvenli hissetmesi açısından da kıymetli bir şeydir. Hayatta bir amacımızın olduğunu hissettirir ve hayatı yaşanmaya değer kılar (tabi ki bir hayatı yaşanmaya değer kılan tek konu bu değildir). Evliliğin ve aile kurmanın olumlu özelliklerinin sayısını arttırabiliriz.


Evlilik yolunda ilerleyen birçok çiftin heyecan dolu ve mutlu olduğunu gözlemleriz. Çiftler evlenebilmek için “Seni seviyorum” adı altında birçok fedakarlığı yapar. Çünkü yaygın görüşümüz “Sevdiğimiz için her şeyi yapmak”. Bir insan tabi ki değer verdiği birisi için fedakârlık yapar. Her ne kadar sevilmek kadar birini sevebilmek ve fedakârlık yapabilmekte çok kıymetlidir. Burada problem olan dengeyi tutturamamaktır. Günün sonunda aşırı fedakârlık yapan tarafın duygusal anlamda beslenmediğini görüyoruz. İşte tam olarak bu noktada bilinçsiz evliliklerden söz ediyorum. Sevgi hepimiz için gereklidir. Bu çok bambaşka bir konudur. Fakat sevgi adı altında tüm fedakarlığı yapan kişi olmamalısınız. Karşı tarafın içinize sinmeyen tarafları olmasına rağmen “Seviyorum” diyerek evlenmemelisiniz.


İlişki içerisinde çatışmalar, fikir ayrılıkları, kişilik ve mizaç farklılıkları olacaktır. Problemlere sebep olan bu durumları açık, net ve sağlıklı bir iletişim kurarak çözümlemek gerekiyor ama bu hiçbir ilişkide tek taraflı mümkün değildir. İki tarafta bunun için istekli olmalı ve üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. Böylece bilinçli bir evlilikten söz edebiliriz. Bu şekilde kurulan bir evlilik ise her türlü problemi çözmede daha başarılı olacaktır. Bilinçli evlilik problemsiz evlilik demek değildir, ortaya çıkan problemleri konuşabilmek ve çözmek için gerekeni yapabilmektedir.


Bastırdığımız, görmezden geldiğimiz problemlerin yok olacağını veya değişeceğini düşünüyorsak çok yanılıyoruz. Çünkü yok sayılan ve bastırılan hiçbir şey gerçek anlamda yok olmaz. Sadece ortaya çıkabilmek için uygun zamanı bekler. Ortaya çıktığı zaman ise koca bir gerçek ile yüzleşmiş oluruz ve bu da bir pişmanlığın ortaya çıkmasına sebep olur. “Keşke zamanında sesimi çıkarsaydım veya kabul etmeseydim” cümlesi ile karşı karşıya kalırız. Evlilik gerçekleşmiş, dünyaya bir çocuk gelmiş ve evliliğin en başında iken heyecandan yerinde duramayan bireylerin mutsuz iki ebeveyne dönüştüğünü görürüz. Problemler artık 2 kişiyi değil 3 kişiyi etkilemektedir. Belki 4, belki de 5 kişiyi etkilemektedir. Sonuç olarak en başta görmezden gelinen konuların etkilediği kişi sayısının arttığını görürüz. Yani topluma mutsuz olan yeni bireyler kazandırırız.


Bu yüzden evleneceğiniz kişinin sorumluluk alması, iletişim kurması, değer vermesi, fedakârlık yapması, aile yapısı, geçmiş travmaları ve hayata bakış açısı dikkate alınması gereken konulardır. Bunlar gerçekleştirilen evlilikler içerisinde açıkça gözlemlenmeli ve o şekilde karar verilmelidir. Çözümlenmemiş sorunların bir çocuğu etkileyeceği görmezden gelinmemelidir. Evlilikler bilinçli bir şekilde yapılmalıdır.
Mutlu ebeveynler, mutlu çocuklar ve mutlu toplum.


Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hoş çakalın, sağlıcakla kalın…
Psk. Sevdenur Yıldırım