İstanbul Barosu, kamuoyunda kuyu tipi olarak bilinen S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishaneler hakkında ilk kez rapor hazırladı.

Baro’nun İnsan Hakları Merkezi üyesi avukatları, raporu bugün bir basın toplantısıyla gazetecilerle paylaşarak kamuoyuna sundu.

Avukat Yağmur Kavak’ın tanıttığı rapor, Çorlu Karatepe Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlülerle yapılan görüşmelerin yanı sıra farklı hapishanelerden mektupla iletilen başvurularda yer alan sorunları içeriyor.

Raporda, hücrelerde havalandırma alanı olmaması, pencerelerin metal levhalarla kapatılması, üç kişilik hücrelerin kamerayla izlenmesi, kapıların elektronik sistemle açılıp kapanması, sohbet ve sağlık hakkının uygulanmaması, mahpusların kendini geliştirme ve bilgiye erişim imkanlarının engellenmesi başlıca ihlaller olarak sıralandı. Bu durumun “ağır tecrit” anlamına geldiği ve insan onuruyla bağdaşmadığı ifade edildi.

Hücrelerde havalandırma alanı yok

Rapora göre mahpuslar günün 22,5 ila 23 saatini tek veya üç kişilik hücrelerde geçiriyor; sadece 1–1,5 saatliğine farklı bir bölümdeki beton alanlara çıkarılıyor. Yazın havalandırmaların aşırı sıcak, kışlıkların ise yetersiz olduğu belirtildi. Tuvalet ya da ihtiyaç nedeniyle hücreye dönenler yeniden havalandırmaya çıkarılmıyor.

Baro, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a atıf yaparak, açık hava hakkının yalnızca disiplin cezası kapsamında sınırlandırılabileceğini hatırlattı.

“Mahpusların açık havaya erişim hakkı fiilen engelleniyor” deyip uygulamanın hukuksuz olduğunu kaydetti.

Ayrıca cezaevinde her günün hücre cezası şeklinde geçtiğini aktaran Baro, rapora şöyle yazdı:

“Günün 22,5 saatini hücrede geçiren mahpuslar durumlarını ‘Ya oturmak ya uzanmak zorundayız, hareket alanımız dar.’ diyerek anlatmıştır.

Kanuna göre, hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır.

Tutuklu ve hükümlülerin havalandırma hakkı sadece ‘hücreye koyma cezası’ denilen disiplin cezasının infazı sırasında kısıtlanabilir. ‘Hücreye koyma cezası’nın verilmesini gerektiren haller Kanun’da gösterilmiştir ve mahpusların haklarında verilen disiplin cezalarına karşı yargı makamlarının önünde itiraz etme hakkı vardır. En ağır disiplin cezası olarak gösterilen hücre cezası Kanun’a göre yirmi günden fazla aralıksız şekilde uygulanamaz.

Havalandırma alanına sahip olmayan hücrelerden oluşan hapishaneler, ulusal ve uluslararası mevzuata aykırıdır. “

Pencereler kapalı

Hücre pencerelerinin demir parmaklık üzerine metal levhalarla kapatıldığı, bu nedenle hava akışının neredeyse hiç sağlanamadığı tespit edildi.

Mahpuslar hava akışı sağlanamadığı için hücreleri bir odadan çok fanusa benzetti. Raporda bu mimarinin hem ulusal mevzuata hem de AİHM kararlarına aykırı olduğu şöyle ifade edildi:

“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında 5275 Sayılı Kanun’un hükümlünün barındırılması ve yatırılması başlıklı 63/4 maddesine göre ‘Oda ve kısımlarda iklim koşulları göz önüne alınarak yeterli yer, ışık, ısınma, havalandırma ve hijyen sağlanır.’

Çorlu Karatepe Yüksek Güvenlikli Cezaevi havalandırmasız hücreleri ve hava akışının sağlanmasına engel pencere yapıları ile mimari olarak Kanun’a aykırıdır.”

Üç kişilik hücreler kamerayla izleniyor

Baro, Çorlu Karatepe Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde hücreler bir veya üç kişilik şeklinde tasarlandığını aktardı. Mahpuslar ise üç kişilik hücrelerin diğer tiplerdeki hapishanelere göre daha dar olduğu belirtti. Ayrıca üç kişilik hücrelerin içinde yaşam alanını izleyen ve kaydeden kameralar bulunduğunu anlattı.

Hapishanelerde ‘firara karşı’ çatılar, koridorlar, giriş alanları, ziyaret alanları, havalandırma alanlarının zaten izlendiğini raporda belirten Baro “Mahpusların kapıları kapalı tutulan yaşam alanlarının kameralarla 7/24 izlenmesinin hiçbir yasal dayanağı yoktur. Mahpusların her anının takip edilmesi özel hayatın gizliliğine saygı hakkına aykırıdır.” dedi.

Hücre kapıları elektronik mekanizmayla açılıyor

Rapora göre hücre kapıları diğer tipteki hapishanelerde olduğu gibi gardiyanlar tarafından anahtarla açılamıyor. Hapishanenin başka bir bölümünde olan kontrol odasından kapının açılması gerekiyor.

Mahpusların aktarımına göre, elektrikli sistemin arızalanması veya çalışmaması durumunda ya da elektrik kesintisi halinde kapının fiziken açılmasının imkanı yok.

Bu durum sağlık acil durumlarında mahpusların hayatını riske atıyor. Baro, raporda buraya kadar aktarılan uygulamaların yeni tipte hapishanelerin yapısal sorunları olduğunu kaydetti.

Hak ihlalleri: Sohbet, sağlık, kitap…

Baro raporda daha sonra da Türkiye hapishanelerinde tecrit ve izolasyon temelli hak ihlallerine neden olan uygulamaları aktarmaya başladı.

Adalet Bakanlığı’nın 2007’de yayımladığı, tutuklu ve hükümlülerin haftada 10 saati aşmamak üzere sohbet amacıyla bir araya gelebileceğine yönelik hükmün yer aldığı genelgeyi hatırlatan Baro, Çorlu’da görüşülen mahpusların, ‘sohbet hakkı’nın hiç uygulanmadığını söylediğini belirtti.

Aynı genelgeyle düzenlenen ‘spor hakkı’nın ise ayda bir defa bir saatliğine uygulandığını kaydetti.

Baro ayrıca raporda mahpusların hastaneye götürülmeden önce defalarca arandığını, ayakkabılarını çıkarmayı reddedenlerin tedaviye erişemediğini, hastaneye götürülenlerin ise saatlerce ring araçlarında bekletildiğini belirtti. Kelepçeyle muayeneyi kabul etmeyenlerin de tedavi edilmediği ifade etti.

Mahpuslara hücrede 10 kitaptan ve iki kalemden fazlasını bulundurmalarına izin verilmediği, yayınevlerinin gönderdiği kitapların verilmediği, mektup yasaklarının sık ve keyfi şekilde uygulandığı, hapishanede berber bulunmadığı, kantin çeşitliliğinin de sınırlı olduğu raporda yer aldı.

Ekrem İmamoğlu'nun diploma davası 20 Ekim'e ertelendi
Ekrem İmamoğlu'nun diploma davası 20 Ekim'e ertelendi
İçeriği Görüntüle

Hükümete çağrı: Kuyu tipi hapishaneler kapatılmalı

Türkiye çapında 7 tane S tipi, 13 tane Y tipi, 23 tane de yüksek güvenlikli cezaevi olduğunu hatırlatan İstanbul Barosu, bu hapishanelerin F tipi hapishanelerin devamı niteliğinde olduğunu belirtti.

Bununla birlikte mahpuslara yönelik ağır tecrit ve izolasyon içerdiğinden bahsetti. Bu nedenle de “kuyu tipi” tanımlamasını yapıldığını aktardı.

Bu hapishanelerdeki tutulma koşullarının insan onuruyla bağdaşmadığına bir kez daha vurgu yapan Baro, mahpuslarla görüşmenin yapıldığı 29 Ağustos’ta bu hapishanelerde tutulan 8 kişinin açlık grevinde olduğunu hatırlattı. Hükümete şu taleplerini iletti:

“Kuyu tipi hapishanelerden sevk talebiyle açlık grevini sürdüren mahpusların talepleri karşılanmalı; havalandırma alanına sahip olmayan hücrelerden oluşan, kapatma ve hücre cezası olarak çifte cezalandırma amacı ile ceza hukukunun temel ilkelerine, hukuka ve var olan kanunlara aykırı bir şekilde inşa edilen kuyu tipi hapishaneler kapatılmalıdır. Bu hapishanelerin yapımına son verilmelidir.”