Türkiye’nin önde gelen yer bilimci ve deprem uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür, "Afrika ve Anadolu levhaları sınırına en yakın kara Kıbrıs. Bu bölge depremden muhakkak etkilenecek. Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün. Kıbrıs deprem kapasitesi olan bir ülkedir.” dedi.

Bir deprem durumunda can ve mal kaybının yaşanmaması için geç olmadan tedbir alınması gerektiğini ifade eden Görür, bunun için toplumun farkındalık kazanması ve yönetime baskı yapması gerektiğini dile getirdi. Görür, yönetim ve halkın el ele vererek, durmadan çalışması halinde, Kıbrıs’ın 10 yıl içerisinde depreme dayanıklı bir ülke olabileceğine dikkati çekti.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) ile Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. iş birliğinde Kıbrıs’ın depremselliği uzmanların katılımıyla masaya yatırıldı.

Girne Acapulco Otel’de yapılan “Deprem Dirençli Kıbrıs Söyleşisi” isimli etkinlikte, Türkiye’nin önde gelen yer bilimci ve deprem uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi, Deprem Dirençli Yapılar Uzmanı Dr. Fatih Sütçü birer sunum yaptı.

Etkinliğin açılışında ise Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer ve Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı konuştu.

Cafer Gürcafer: ÖZELEŞTİRİ YAPMANIZ GEREK, DEPREM RİSKİ İÇİN GEREKENİ YAPMIYORUZ

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, açılış konuşmasında, on binlerce insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat Depremi’nin kendisi için bir dönüm noktası olduğunu kaydederek, Gazimağusa’nın her köşesinde dinmeyen bir acı olduğuna dikkati çekti.

Depremin ardından geçen sürede özeleştiri yapılması gerektiğini kaydeden Gürcafer, "Deprem ardından harcanan emek, önceden harcansaydı yaşananlar bir daha yaşanmazdı" dedi ve bilim ışığından ilerlemenin önemine vurgu yaptı.

Gürcafer, bu noktada ihtiyacın toplumsal duyarlılıkla yasama ve yürütmenin gerekeni yapması olduğunu belirtti. Siyasetin toplumsal duyarlılığa göre şekillendiğini vurgulayan Gürcafer, "6 Şubat Depremi için halen daha ağlıyoruz ancak yapılması gerekeni yapmıyoruz.” dedi. Gürcafer, okulların güçlendirildiğini ancak kamu binaları ve konutlarda bir çalışmanın olmadığını belirtti.

Emrullah Turanlı: KAMUYA FAYDALI TÜM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN YANINDAYIM

Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı ise konuşmasında, çok sevdiği ülkesi için birşeyler yapmak isteyen tüm sivil toplum örgütlerinin yanında olduğunu kaydetti. Turanlı, bilim ışığında hareket edildiği takdirde küçük bir topluluğun dünyayı değiştirebileceğini belirterek, çevreye zarar veren bazı eylemleri örnek gösterip, “Zalimler kaybedecek, biz kazanacağız.” dedi.

NACİ GÖRÜR: KIBRIS BÖLGESİ MUHAKKAK DEPREMDEN ETKİLENECEK

Prof. Dr. Naci Görür, sunumunda yürüttüğü bilimsel çalışmalar ve Türkiye’deki deneyimleri ışığında Kıbrıs’ın depremselliği üzerine değerlendirmelerde bulundu. Depremin ne olduğu ve nasıl meydana geldiği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Görür, Kıbrıs’ı da etkileyen levha hareketlerine dikkati çekti.

Depremlerin doğal bir olay olduğunu, bitmeyeceğini ve gerekli olduğunu kaydeden Görür “Deprem biterse, dünyada yaşam biter. Canlılar yaşıyorsa depremler sayesindedir.” dedi. Levha sınırlarındaki yerleşim yerlerine olan ilginin bu bölgelerdeki toprakların bereketli olmasından kaynaklı olduğunu belirten Görür, risklerin sebebinin ise deprem için tedbir alınmaması olduğunu söyledi.

Kıbrıs'ın levha sınırı Helen yayına yakınlığına işaret eden Görür, “Afrika ve Anadolu levhaları sınırına en yakın kara Kıbrıs. Bu bölge depremden muhakkak etkilenecek. Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün. Kıbrıs deprem üretme kapasitesi olan bir ülkedir.” dedi.

"GELİN KIBRIS'I DEPREME DİRENÇLİ YAPALIM"

Kıbrıs’ta karaya doğru uzanan faylar da olduğunu belirten Görür, “Dedem deprem görmedi; atalarım görmedi. Bizde olmaz.” gibi düşüncelerin tehlikelerine vurgu yaptı; fay hattının deprem üretme zamanın bilinmeyeceğini, binlerce yılda olabileceğini kaydetti.

Kıbrıs’ın depremden etkilenecek bir bölgede olmasının onu depreme dayanıklı olmasına engel olmayacağını kaydeden Görür, “Bu tehdit gerçekleştiği zaman ülkeyi, insanımızı kaybetmeyelim. Gelin Kıbrıs’ı deprem dirençli yapalım. Bu işi halledelim. Sonra unutalım gitsin” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Görür, Rusya’da 8,8 şiddetinde meydana gelen ancak hiç binanın yıkılmadığı depremi hatırlatarak, “Bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler depreme insan feda etmiyor.” dedi.

Görür, bir devletin en büyük görevinin insanlarının can güvenliğini sağlamak olduğunu kaydederek, her zaman en kötüsünün düşünülmesi, bir araya gelinip tedbir alınması gerektiğini kaydetti.

"KIBRIS'I NASIL DEPREM DİRENÇLİ YAPABİLİRİZ?"

Sunumunda “Kıbrıs’ı nasıl depreme dirençli yapabiliriz?” sorusunu yanıtlayan Görür, bunun “yönetim, halk, alt yapı, yapı stoku, ekosistem-çevre ve ekonomi” alanlarının depreme dirençli hale getirilerek yapılabileceğini belirtti.

Görür, yönetim ve halk seviyesinde yapılabileceklere de değinerek, yöneticilerin sokağa inmesi, vatandaşlara farkındalık eğitimleri vermesi gerektiğini ifade etti. Görür, halkta deprem bilinci gelişmediği takdirde hiçbir çalışmanın işe yaramayacağını dile getirdi.

SAMTAY Vakfı, “Kültür ve Doğa Yürüyüşü” düzenledi
SAMTAY Vakfı, “Kültür ve Doğa Yürüyüşü” düzenledi
İçeriği Görüntüle

Alt yapının deprem dirençli olmasının öneminin altını da çizen Görür, tüm şehirlerinin alt yapısının gözden geçirilerek, bir çalışmanın yürütülmesi gerektiğini kaydetti. Görür, alt yapının depreme yönelik yenilenmesinin gerekliliğini vurguladı.

Bir deprem halinde su, kanalizasyon ve elektriğin gitmesiyle yaşamı idare etmenin mümkün olmayacağı, uzun vadede tehditlerin yaşanacağı uyarısında bulunan Görür, ekonomik olarak depreme hazırlıklı olunmasında yeterli kadar bilinçli olunmadığını ifade ederek, 6 Şubat Depremi ardından yaşanan ekonomik yıkımı anımsattı.

FATİH SÜTÇÜ: TÜRKİYE VE KIBRIS'IN TOPRAKLARININ TAMAMI RİSK ALTINDA

Dr. Fatih Sütçü ise “Yenilikçi Teknolojiler ile Binaların Deprem Dirençli Tasarımı” başlıklı sunumuyla yapı güvenliği hakkında bilgi paylaştı.

Dr. Sütçü, dünya deprem haritasına işaret ederek, “Dünya haritasına bakıldığında, toprakların tamamı deprem riski altında olan az ülke var. Türkiye ve Kıbrıs bunlardan bir tanesi.” dedi.

Depreme dayanıklı bina tasarımında olması gereken “dayanıklılık; ekonomik; enerji verimliliği; çevre dostu" gibi özelliklere dikkati çeken Sütçü, binanın sadece kolon ve kirişleriyle değil tüm bileşenleriyle depreme dayanıklı olması gerektiğini kaydetti.

Sütçü, binanın deprem sonrası kullanılmaz hale gelmesinin de “depremi atlatamadığı” anlamına geldiğini belirtti.

"DEPREM YALITIMLA BİNALAR"

Şu anda binaların ekonomik yılının yaklaşık 50 yıl olduğunu ifade eden Dr. Sütçü, az maliyetlerle bu ömrün nasıl uzatılabileceği hakkında tespitlerini paylaştı. Sütçü, bu kapsamda, bina yapılırken "dayanıklılığı, su yalıtımı, pas payı, bitişik nizam, tesisat ve müdahaleler” başlıklarının göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret etti.

Binaları riske atan en önemli unsurlardan birinin “insan eliyle verilen hasarlar” olduğunu vurgulayan Sütçü, depremde hasar gören binalardan örnekler paylaştı.

Dr. Sütçü, özellikle 6 Şubat Depremi’nin ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de yapılmaya başlayan “deprem yalıtımlı binalar” konusuna değinerek, sabit temel ve deprem yalıtımlı binalar arasındaki teknik farkları açıklayarak, bu binaların yararlarına ve maliyetine dikkati çekti.

SORU-CEVAP

Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçildi. Prof. Dr. Naci Görür, yanıtlarında, depreme hazırlık sürecine dikkat çekerek, “Bir ülkeyi depreme hazırlayacaksanız, başladığınız an itibarıyla durmadan devam etmelisiniz. Durmayacaksınız. ‘Gelecek dönem, gelecek ay bunu yapacağım diyemezsiniz’. Başka türlü yapamazsınız.” dedi.

Görür, “Sokağa inilmesi, halkla çalışılması halinde Kıbrıs 10 yılda deprem dirençli hale gelir.” vurgusu yaptı.

Yaklaşık 3 saat süren etkinliğin ardından katılımcılar için düzenlenen kokteyle geçildi.