Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Cumhurbaşkanı adaylarının açıklamalarını değerlendirdi, Tufan Erhürman ile ilgili ilginç bir saptama yaptı: “Tufan bey seçilirse de müzakere mümkün olmayacak”

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile hem Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, hem de Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Tufan Erhürman’ın açıklamalarını değerlendirdi.

Özersay;

“Görünen o ki Tatar öneminde müzakere mümkün olamadı ama Tufan bey seçilirse onun döneminde de müzakere pek mümkün olamayacak meğer ki söylediklerinden vazgeçsinler… Birinin döneminde iki devletli çözüm müzakeresi, diğerinin dönemindeyse federesayon müzakeresi bu ön şartlarla olması pek mümkün görünmüyor. Belli ki kim seçilirse seçilsin müzakere masası kurulamayacak, ya da seçim zamanı söylenen bu laflar yutulmak/esnetilmek zorunda kalınacak” dedi.

“Ersin beyin ve Tufan beyin “Şartlarım kabul edilmezse müzakereye oturmam” yaklaşımı üzerine” başlığıyla yaptığı paylaşımda Özersay, “Ersin Tatar 2020’de göreve gelişi ertesinde 2021’de Cenevre’de yapılan gayri resmi Kıbrıs zirvesinde Türk tarafı masaya altı madde koyarken bir gibi görünen ama aslında iki tane olan ön şart koşmuş, bu olmazsa “müzakereler “başlamayacak demişti” anımsatmasında bulundu. O Tarihte Meclis’te muhalefet milletvekili olarak bir konuşma yaptığını hatırlatan Özersay, konuşmasında ön şart yaklaşımını doğru bulmadığını gerekçeleriyle birlikte izah ettiğini söyledi.

Özersay şöyle devam etti:

“Sonrasında bu ön şart konusunu bizim tarafın bir aşamada vazgeçmek zorunda kalacağı bir pazarlık payına dönüşeceği uyarısını yapmıştım. Nitekim sonradan bu ön şart konusunda bir esneme gelmiş ve BM Güvenlik Konseyi kararı olmasa da eğer 3D formülü kabul edilirse müzakerelerin başlayabileceği ifade edilmişti.

Doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas şeklindeki 3D formülü de gerçekleşmeyince, Rum tarafı bu konuda da hiçbir adıma sıcak bakmayınca ön şartlar gerçekleşmemiş müzakereler de başlamamıştı. Kaldı ki BM taraflar arasında ortak zemin olmadığı için müzakerelerin başlayamayacağını bizzat kendisi de kabul etmişti. Böylece iki taraf arasında federasyonun artık ortak zemin olmadığı da kayıtlara geçmişti.”

Tufan Erhürman’ın Girne’deki etkinlikte yaptığı konuşmaya dikkat çeken Özersay, “Müzakere masasına oturmak için kendisinin de ön şartları olduğunu söyledi, üstelik bir değil birkaç tane! Buna göre “masaya ancak bu şartlarla oturulur” denilen ön şartlar neler? 1) siyasi eşitliğimizi önceden kabul edecek; 2) takvim belli olacak 3) bugüne kadar sağlanan yakınlaşmalar teyide edilecek 4) Hristodulides masadan kaçarsa Kıbrıs Türk tarafı mevcut statükoya dönmeyecek! Siyasi eşitlik Rum tarafının federal çözüm olacaksa “tamam” dediği ama iş yetkilere, karar alma mekanizmalarına katılım şekline ve düzeyine, kritik kurumlarda temsiliyete geldiğinde çark ettiği bir prensiptir. BM kararlarında siyasi eşitliğin tanımı olmasına rağmen yıllarca müzakere masasında tecrübeme dayalı olarak gördüğüm şey Rum tarafının, siyasi görüşü ne olursa olsun hiçbir liderin BM’nin yapmış olduğu tanımı kabule yanaşmadığıdır.” Dedi.
“Rumların ‘takvimi’ kabul edeceğini sanmak hayalciliktir”

Kudret Özersay şöyle devam etti:

KTAMS’tan Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi’nde süresiz grev uyarısı
KTAMS’tan Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi’nde süresiz grev uyarısı
İçeriği Görüntüle

“Birinci ön şart, “siyasi eşitliği kabul ederim” dedikten sonra süreç içerisinde tıkayacakları bir husustur müzakereye engel teşkil etmeyebilir. Ama Tufan bey “siyasi eşitliği bizim anladığımız anlamda kabul edeceksin” diyorsa, Rum tarafı bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceği için müzakerelerin başlama şansı olmayacaktır.”

“Rum tarafının takvimi kabul edeceklerini varsaymak biraz hayalcilik olur. Ve takvimde bir ön şart olarak ısrar etmek demek yine müzakerelerin hiçbir zaman başlayamayacağı anlamına gelebilir” diyen Özersay, “Rum tarafı masadan kaçarsa Kıbrıs Türk tarafı bu statükoya geri dönmez” şeklinde ifade edilen ve müzakere masasına oturmak için Tufan beyin ortaya koyduğu bir diğer ön şart ise muğlaktır. Eğer buradan kastedilen Rumlar Crans Montanada olduğu gibi “masayı terk ederlerse en baştan Kıbrıs Türklerine doğrudan uçuşu kabul etmiş olurlar veya KKTC tanınır ya da müzakere zemini değişir” gibi bir şey ise, Rum tarafının bunu da kabul etmesini ummak büyük bir yanılgı olur. Öte yandan bu konuda ilave bir ön şart olarak ısrarcı olmak ise yine müzakerelerin başlamasını engeller.” İfadelerini kullandı.

“Sorun esasa dair görüş ayrılıklarıdır”

Özersay paylaşımını şu sözlerle noktaladı:

“Sonuç itibari ile Kıbrıs sorununda ve müzakere süreçlerinde yarım asırdan uzun bir süredir tıkanıklığın esas sebebinin müzakerenin şekli, yöntemi olmadığını, tarafların çözümün içeriği yani esasa dair görüş ayrılıkları olduğunu anlamamız gerekir. “İki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon” her iki taraf tarafından yıllarca dile getirilirken taraflar hiç bir zaman bu cümleden ve bu kavramlardan aynı şeyi anlamadılar. Sonuç olarak bugün Ersin bey döneminde taraflar arasında olmayan ortak zemin, yarın Tufan Bey’in seçilmesi durumunda da pek olabilecek gibi görünmüyor çünkü “iki bölgeli ve iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon istiyorum” demek ortak zeminin oluşması için yeterli değil maalesef. Üzerine dün akşam Tufan beyin belirttiği ön şartları da koyduğumuzda bu olasılık daha da güçlenir.
Görünen o ki Tatar öneminde müzakere mümkün olamadı ama Tufan bey seçilirse onun döneminde de müzakere pek mümkün olamayacak meğer ki söylediklerinden vazgeçsinler…

Birinin döneminde iki devletli çözüm müzakeresi, diğerinin dönemindeyse federasyon müzakeresi bu ön şartlarla olması pek mümkün görünmüyor.

Belli ki kim seçilirse seçilsin müzakere masası kurulamayacak, ya da seçim zamanı söylenen bu laflar yutulmak/esnetilmek zorunda kalınacak”