Birlik Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, “Bakan Gardiyanoğlu’nun, Eylül ayından bu yana hata yaptığı, hekim ve eczacılara çamur atmaya devam ettiği” söyledi.
“Bakan Gardiyanoğlu’nun verdiği beyanatla, hekim ve eczacıları, meslektaşlarını ‘gammazlayan’ kişiler olarak lanse ettiği” iddia edilen açıklamada, “Evet, Sayın Bakan siyasi irade kullanıp konuya neşter vurmuştur; ama neşteri yanlış yere vurduğu için hasta yedi aydır komada yatmaktadır. Sayın Bakan’ın artık ‘gerçeklikle bağını yitirdiğini’ ciddi ciddi düşünmeye başlıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
“Siyaset için değil meslek onurumuzu korumak ve sigortalı emekçilerin ilaca erişim sorunlarını çözmek için..."
"Gardiyanoğlu’nun, siyasi irade kullandığını söyleyerek yaptığı yanlışları kapatmaya çalıştığı” ileri sürülen açıklamada, “Konu siyasi değil, halkın ilaca erişimi ve hekimlerin, eczacıların onuru ile oynama meselesidir” denildi. Açıklamaya şöyle devam edildi:
“Bizler siyaset yapmak için değil, mesleğimizi, meslek onurumuzu korumak ve sigortalı emekçilerin ilaca erişimdeki sorunlarını çözmek için mücadele etmekteyiz. Bu sorunu doğru yönetememenin hem siyasi hem hukuki sonuçları da mutlaka olacaktır. Hükümetteki tüm parti ve bakanlar da bu meselede sessiz kaldıkları için sorumludurlar.”
Çalışma Bakanı'nın, Tabipler Birliğine yazı yazıp doktorları şikâyet ettiği ve soruşturma sürecinde Tabipler Birliği ve Eczacılar Birliğinin onayını alıp polise gittiğini söylediği yer alan açıklamada, “Bakan Gardiyanoğlu’nun, hekimleri ve meslek örgütlerini itibarsızlaştırma ve karalama kampanyasını burada başlattığı” savunuldu.
“Açıkça sürecin en başında Sayın Bakan’ın Yönetim Kurulu’muzu bilgilendirdiği ve destek istediği doğrudur. Birlik olarak, suç işlediği kanıtlanan hiçbir üyemizi savunmayacağımızı da defalarca hem Bakanlığa ve hem de kamuoyuna da açıklamıştık. Hâlen de aynı noktadayız” ifadeleri kullanılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Ancak, Sayın Bakan, o noktadan sonra hekim ve eczacılar ile Sosyal Sigortalar Dairesi arasında imzalanan bağlayıcı sözleşmeler çerçevesinde yapması gereken iç soruşturma ve sözleşmedeki cezalandırma sürecini pas geçerek, olayı doğrudan polise taşımıştır. İşte sırf bu yanlıştan dolayı açılacak davaların usulden düşmesi bile söz konusu olmuştur.
İlgili sözleşmeler, herhangi bir usulsüzlük ve kurumu zarara uğratma durumunda eczacı ve hekimlere zararın rücu edileceğini, sözleşmelerin de iptal edileceğini hükme bağlamıştır. Geçmişte de bu kural defalarca uygulanmıştır. Zararlar ve usulsüzlükler polise gidilmeden taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince giderilmiştir. Şimdi de aynı yöntemin uygulanması gerekirdi.
Konuyu polise intikal ettirmek, Sosyal Sigortalar Dairesi eski Müdürü ve şimdiki müsteşar ile Sayın Bakan’ın, ‘kahraman’ olmak için kendi sorumluluklarını polise aktarmaktır. Ayrıca o günden bu yana kamuoyunda, meslektaşlarımızı ve meslek örgütlerimizi de suçlamayı ‘devlet adamlığı’ saymaktadırlar.”
Sosyal Sigortalar Dairesinin, yalnızca bir kez 2015 yılında Birliğe bir yazı ile bazı hekimler ile eczacılar arasında aşırı reçete yazılması konusunda bilgi verdiği ifade edilen açıklamada, “Aynı yazıda Daire müfettişleri tarafından soruşturma yapıldığı ve bir suç unsuruna rastlanmadığı da ifade edilmişti. Buna rağmen, Birliğimizce, bahse konu meslektaşlarımıza zamanında yine de uyarı yazısı iletilmiştir” denildi.
-“İddia gerçek dışı”
Bakan Gardiyanoğlu döneminde, Birliğe, konuyla ilgili polise gitmeden önce yapılan toplantı haricinde, başka bir bilgilendirme ve şikâyet yazısı iletilmediği, herhangi bir soruşturma talebinde bulunulmadığı belirtilen açıklamada, “bu iddianın gerçek dışı olduğu” savunuldu.
Birlik ve Sosyal Sigortalar Dairesi arasında, hastaların ilaca güvenli ve kolay erişimi, hekimler, eczacılar ve Dairenin de kendilerini güvende hissedeceği yeni bir sistem ve yeni sözleşmeler üzerinde görüşmelerin devam ettiğine işaret edilen açıklamada, “Bakan Gardiyanoğlu’nun yaptığı açıklamaların art niyetli olduğunun ve süreci baltalamaktan başka bir amacı olmadığının düşünüldüğü” ifade edildi.
Birlik açıklamasında, “Sayın Bakan’a yaptığımız istifa ve Sayın Başbakan’a yaptığımız Gardiyanoğlu’nu görevden alma çağrımız hâlen geçerlidir” denildi.