Size birçok filmden bahsedebilirim, bu ay gösterimde olan oyunlardan, sergilerden de bahsedebilirim, dinlenilecek şarkılardan, türkülerden bahsedebilirim. Bugün yaşanan herhangi bir olayı anlatabilirim. Bunları her gün anlatabilir, yazabilirim. Bugün ise kiracılardan bahsetmek istiyorum. Günümüzün en büyük problemi, her günün problemi. Günlerimizi, aylarımızı çalışarak geçirip ancak da faturalarımızı öder duruma geldik, bazen ödeme sırasını değiştirdiğimiz için kesildi elektriğimiz; buna alışık değildik, ağır geldi.


Hatırlarım da incir satan adam, artık ağaçları olmayınca ve incire para vermeye başlayınca bu ona ağır gelmişti. Hellim yapan kadın artık hellim yapamayınca ve hellime para vermeye başlayınca bu da ona ağır geldi. Yan komşusu, ağaçların dalları duvarına değiyor diye rahatsız olup da ağacın dallarını kesince, ağacı ekene bu olay da ağır gelmişti. Ev sahibi olması gerekirken en azından yerli halkın olsun, kiracı durumuna düşmesi de her yerli kiracıya ağır gelmiştir, geliyor, gelecek. Yerlisi olduğumuz halde yersiz kaldığımız bu yerde kiracı olmak ağır geliyor, ağır.


Uzun bir zamandır kiracıyım ben de. Birçok neden yüzünden ev sahibi nasıl olunmaz görüyorum. Mümkün mü, mümkün tabii ki, sadece şartların iyileşmesi ve en önemlisi de iyileştirilmesi gerekir. İlk kez ev sahibi olacak olanlar için uygulanan prosedürün, formalite icabının dışına çıkması gerekir. Amaç gerçekten buysa şartların değiştirilmesi gerekir. Zaten krediye verilecek tutar elinde kalmış olsaydı insanın, devlet bünyesi altında değil kendi bünyesi altında alırdı alacağı krediyi ve kendi evini öderdi kira yerine. Durup bir bir şartları anlatacak değilim, ilgilenmiş olan elbette biliyordur şartları ve banka memurlarının yaptığı gibi ince bir tebessüm atıyordur fakat neden şöyle düşünülmez merak ediyorum doğrusu; alınacak olan ev bankaya ipotek edilebilir ve kredi ödemede aksaklık yaşanınca müdahale edilebilir, yani isteniyorsa illa ki evsiz olan bizler de ev sahibi olan bireyler haline getirilebilirdik fakat amaç pek de bu değil gibi. Yine de şartlar iyileştirilirse diye takipteyim.


Bir de kiracı arayan ev sahipleri ve emlakçılara bakıyoruz çünkü ikiye ayrılıyor piyasa bu konuda ve o iki de kendi içinde kaç milyon ikiye.
Kemal Sunal’ın filmlerinde yaşandığı gibi tıpkı depozit, önden 6 ay peşin, komisyon ve diğerleri… Ah ah…
Ne olacak böyle? Kimse bilmiyor fakat iyi şeyler olmayacağı kesin. Ya boş evlere kaçak yerleşecek evsizler ya da yollara sokaklara dökülecek ve onların döküldüğü sokaklara “evsizler” adı verilecek.


Ya ev sahibi kiracıdan ya kiracı ev sahibinden şikâyetçi olacak sonuç olarak da mahkemelerde davalar hep artacak. TL kazanıp sterlin ödemek zorken gün gelecek yetmeyecek. Herkes birbirine düşecek, kiracılar ev kiralayabilmek için açık arttırmalarda yer alacak. Onu çıkar, ben daha çok vereceğim beni kiracın yap diyenler artacak, artıyor.


Birçok örnek sıralamak mümkün, birçok akıl dışı olay mümkün, mümkün olmayan ise insan kalabilmek bu şartlarda. Vicdanlı ev sahibi, temiz kiracı bulmak zor olacak, şu an mümkün fakat bu gidişle önümüzdeki zaman diliminde zor olacak.


Çıta yükseliyor her alanda. Ev sahipleri piyasayı altüst etmiş durumda. Değişen ekonomik şartlar hızla ruhi dengemizi bozuyor. İnadına iyide, iyi kalmaya çalışsak da bazen olmuyor; iç çöküş yaşıyoruz. Kiraladığı evleri düzgün ve doğru kullanmayan kişiler yüzünden tüm kiracılar damga yiyor, her iş alanında işini doğru düzgün yapmayanlar yüzünden o alan işçilerinin damgalandığı gibi. Piyasa berbat ötesi durumda, kimse dur diyemez bundan böyle. Herkes istediği gibi piyasaya şekil verebilir!?


Her alanda insaflı olmak, vicdanlı olmak gerek. Aksi halde sonuç hüsran.


İnsanın keyfi kaçıyor; düşününce, yazınca, okuyunca, bu konular tekrar tekrar açılınca canı sıkılıyor. Bazı konular hep can sıkar, kiralık ev aramak da onlardan sadece biri.


Düzgün kiracı arar ya herkes biz de düzgün ev sahibi arıyoruz neticede her seferinde. Bir de ev sahibi haline gelebilmek için düzgün bir devlet.


Ev sahibi-kiracı arasında hatta ev sahibi-kiracı-emlakçı arasında yapılacak olan sözleşmeler denetleniyor olmalı, öncelikler sonralıklar belirlenmiş olmalı.


Dingonun ahırında yaşarken en azından yerli halkın olsun ev sahibi edinilmesi gerekir.


Bugün de bu konuda da şartların iyileştiğini göremedik fakat görürüz bir gün elbet.


Tüge Dağaşan
[email protected]