We All Need Therapy

Yakın bir zamanda kaçınız telefonda konuşurken karşı tarafın asabiyetine maruz kaldınız? 

Kaçınız yolda giderken bir sürücünün size yönelik agresif davranışıyla karşılaştınız?  Kaçınız yaya olarak yolu geçmeye çalışırken kimse duraksamadığı için zorlandınız? 

Soruyorum, çünkü geçtiğimiz hafta içerisinde hepsi başıma geldi.

Çok agresif bir toplum olduğumuzu anladım. Halbuki biz hoşgörülü insanlar olarak  anılırdık bir zamanlar. 

Mutsuzuz. Huzursuzuz. Tahammülümüz kalmadı. 

Bu çok belli, çünkü bu tecrübemden anladım ki, insanımız sokakta yürürken, arabayla bir yerden bir yere giderken, işlerken, gün boyunca sürekli bu tavırlarla karşılaşıyorsa, demek ki bir yerde ciddi bir sorun var.

Biz sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz?

Bir seçim yapmak durumundayız. Tamam mı, devam mı?

Yoksa, sevgili Nurtane Karagil’in Beşparmak Dağları’na  “We all need therapy” (hepimizin terapiye ihtiyacı var) ibaresini yazdığı çalışması geldi aklıma…

Hal böyle iken, olumlu ne var, en azından onlardan bahsedeyim. Pazar Pazar.

Son bir ay süresince, Volt parti pozisyonum gereği her iki toplumdan birçok yetkili ve vatandaşla çeşitli konularda görüşmelerim oldu. Seçimler, atamalar, vatandaşlıklar, taksiciler, insan hak(sızlık)ları, göçmenler, ölümler, çevre (kirliliği), ekonomi (enkazı), hukuk(suzluk), eğitim(sizlik)…

Problemler, çözümler derken farkettim ki bizim iki toplum olarak esas problemimiz önyargı, söylenileni dinlememe, anlamama, kendimizi ifade edememe, eleştiri kabul etmeme, yapıcı üslup kullanamama, çözüm odaklı olamama…kısaca “usul hal ile iletişim kuramama”.

İki toplumu ilgilendiren konularda yaptığımız birçok girişimde olumlu sonuçlar aldık,  veya olumlu yönde ilerleme kaydedildiği kanaatini getirdik. Konuşarak çözülemeyecek sorun olmadığını tekrar tekrar teyit etmiş olduk. Yeter ki, önyargısız ve yapıcı bir şekilde diyalog kuralım ve hem karşımızdakini dinleyelim hem de kendimizi doğru ifade edelim.

***

Hayatım boyunca etrafımdaki kalıplaşmış düşüncelerin beni esir almasına asla izin vermedim.

“Onlar istemez bizi”

Böyle bir şey yok. E yok!

Var olan tek şey: önyargı ve iletişim eksikliği. Bu yüzden önümüzdeki ay yazılarımın Voltajını yükseltiyorum. 

Haberiniz olsun.

***

 “Mağusa nasıl?” diye sordu bana

“Uzun bir süredir iyi değil” dedim

“Mağusa’ya iyi bakın” deyip kapattı.

Özgürce, HK

Görüş, yorum ve sorularınızla yazılarıma katkı koyabilirsiniz.

[email protected]