Mağusa Belediye’sinin halkına sunduğu hizmetler çerçevesinde bu ay listede ‘’Tiyatro Festivali’’ de vardı. İlk olarak  Açık Tiyatro’nun sunduğu, Kemal Şamdanlı’nın yönettiği  orta oyun türündeki ‘’Cümbüş Var’’  oyununu izledik.  Daha sonraki oyunumuz absürt bir oyundu.  Mağusa  Tiyatrosu,  Behiç Ak’ın yazdığı Yıltan Kahraman’ın yönettiği  ‘’Ayrılık’’  oyunuyla seyircisinin karşısındaydı. İskele Belediye Tiyatrosu ise Sami Yakar yönetmenliğinde ‘’Tehlikeli Saplantı’’yı çalışmıştı seyircisi için. Ve So kollektifin sunduğu KISSA’dan sonra  5 Mart Cuma akşamı, Burçhan Göze’nin yazdığı, Derman Atik ve Cenk Gürçağ’ın yönettiği. ‘’Pygmalion Bir Demokrasi Müzikali’ni’’ izledik.

 Oyunun müziklerini Adamos Katseoandonis ve Kamil Atik yaptı. Şarkıları yorumlayanlar ise İbrahim Şevki, Cemile Gürçağ ve İlde Atik’ti.

2021 yılında Girne Belediyesinin ilk kez düzenlediği ‘’ Müzikal ve Müzikli Oyun Yazma Yarışması’’nda birincilik ödülünü alan ‘’Pygmalion Bir Demokrasi Müzikali’’  finalini otuz beşinci gösterisiyle Mağusa’da yaptı. Ve ada genelinde yaklaşık yedi bin dört yüz elli kişi tarafından izlendi.

Antik Yunan mitolojisinden yola çıkarak günümüz siyasal ve sosyal ortamına karikatürize göndermeler yapan oyun, çok ekonomik bir dekorla ve tiyatronun farklı türlerini bir arada kullanarak sunulmuştur. Oyun her ne kadar bir komedi olsa da, doğaçlamaları ile ülke siyasetine ve siyasilerine yapılan yerici taşlayıcı göndermelerle ve kalabalık kadrosu, yerel dansları,  müzikleriyle  zaman zaman bir kabare, zaman zaman bir orta oyun tadındaydı.

Evet, oyun farazi bir ülkede ‘’Kibris’’ ülkesinde geçen ve o ülkenin trajedisini anlatan bir komedi.  O kadar  bize benzeyen bir hikayeleri var ki  ‘’İ’’ harfinin noktasını söksen ’’ Hık demiş burnundan düşmüş’’ diyeceğimiz türden. Ve tabii ki bizden. Oyun kahramanlarının adları, 74 sonrası isimleri değiştirilen, bize unutturulmaya çalışılan yerleşim yerlerinin isimlerinden alınmıştır.  Gondea, Luricina, Elye, Neda, Digomo, Voni  gibi. ‘’Asimilasyonu reddetme’’ olarak yorumladığım isimler hakkındaki isabetli seçimi için sevgili Burçhan Göze’ye kocaman bir alkış gönderiyorum.

Bana göre oyunda öne çıkan fotoğraflardan biri de baştan ayağa beyaza boyanmış iki insanın denge sağlar gibi ellerinde tuttukları üçken bir tahtayı kah bir parlamento kürsüsü kah bir tapınak kapısı simgesi olarak kullanmalarıydı.   Temizliğin arınmışlığın rengi kabul edilen beyazın dini ve devleti temsil eden bu iki kurumun dekorunda kullanılması, parlamentonun da dinin de ancak adaletli temiz ellerde taşınabileceğinin göstergesi olarak yorumladım. Diğer yandan her iki kurumun da kötülüklerini beyazın arkasına sakladıklarını da düşünebilirsiniz.

Oyunda Kralın yardakçısı ( Luricina) rolüyle Haluk Ramon Serhun her yerde karşımıza çıkan, toplumun kaypak,  dönek, çıkarı uğruna en yakını  bile (Anne, baba) satan, günü geldiğinde Kralını da ülkesini de satabilecek olan insanların çok başarılı bir aynası olmuştur.

Yazar, belli ki çok yakından incelemiştir farazi ülkeyi!  Kralın, halkından ‘’s’ıçmaya’’ bile vergi aldığı bu farazi ülkedeki eril sistemin nasıl çalıştığını.  Gece kulüplerinde yaşanan dramı, şu şiirle oyuna katmıştır.

 Kerhanezyumda sıradan bir gün/ Dolup taşar buralar her gün/ Dışarıdan bakınca eğlence güm güm /oysa içeride var hep hüzün. /Kadınlar aç, sefil, çaresiz/ İtmiş kader hiç sebepsiz/ Erkeğin aklı hep edepsiz/ Dolup taşar acılar her gün.

Oyun, Eril iktidarın kötülüklerine karşın, kadının yadsınamaz gücüne de gönderme yapar.

Binyıllardır dünyamız erkeklerin elinde/Yaşanmaz hale gelmiş erkek tekelinde

Başkaldırıyor kadın artık her yerde/ Mahvettiğiniz dünyayı kurtaracak kadın.

Toplumda kadının yerini sorgulatan,   iktidarın yalakaların ve korkakların kaypak duruşunu yansıtan  bu güzel oyunu izlerken farklı iki ekip tarafından oynanıyormuş hissine kapıldım. Özellikle Cenk Gürçağ’ın başarılı oyunculuğu ile birlikte Haluk Ramon ve Yılşen Atik’in  profesyonel bir performans sergilediği sahnelerin dışındaki kısımlarda  daha amatör bir ekibin varlığıyla karşı karşıyayız. Diğer yandan izlediğimiz oyunun büyük bir çaba, emek ve özverinin ürünü olduğunu ve derneklerin ekonomik zorlukları göğüsleyerek bazen de ceplerinden vererek oyunlarını sahnelere taşıdıklarını biliyorum ve bunu başardıkları için onları yürekten kutluyorum.

   Bize güzel bir oyunla veda eden ‘’Girne Tiyatro Su’’ ya ve Tiyatro festivali düzenleyerek halkını tiyatro ile buluşturan Mağusa Belediyesine sonsuz teşekkürler.

 Leyla Ulubatlı

7 Nisan 2024  Pazar