İSİAS ve Samimiyet

Başta İskele bölgesi olmak üzere, ülkemiz tam bir inşaat ucubesine dönüştü. 

Bu yapılaşmayı, artan konut ihtiyacını karşılamak gibi bir gerekçeyle açıklamak, kimse kusura bakmasın ama bizim aklımızla dalga geçmeye çalışma çabasından öteye gitmez. 

Buralarda rant vardır…

Buralarda ‘muteber’ inşaat patronlarına akan büyük bir ekonomik ve dolayısıyla da onlara göz yuman ‘muteber’ politikacılarımıza akan büyük bir siyasi rant vardır!

Bu malum ‘gettolarda’ ayrıca dönen çeşit tür ‘kirli’ işe hiç girmiyorum, zira yazının konusu bu değil. 

Hiçbir fizibilite çalışması olmaksızın, yol/su/elektrik/kanalizasyon gibi çok temel altyapısal unsurların bu yapılaşmayı asla kaldıramayacağı gerçeği dahi dikkate alınmaksızın ve daha da önemlisi, zemin etüdü layığınca yapılmaksızın, doğaya inat, çoğunlukla dere yataklarının üzerinde kontrolsüzce yükselen bu çok katlı binalar, pek çok açıdan büyük bir tehlike kaynağıdır.

Yine biz insanın marifeti olan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin de etkisiyle, Doğu Akdeniz bölgesi de dünyanın pek çok diğer bölgesinde olduğu gibi aşırı yağışlarla boğuşurken, bu yağışların olumsuz etkilerini çok daha şiddetli bir biçimde hissediyoruz, çünkü plansız yapılaşma sonucunda su, artık akacak yol bulamıyor, bizim için bir kabusa dönüşüyor. 

Uzmanların, aşırı yağışların ilerleyen yıllar içerisinde daha da büyük bir iklimsel kriz olarak karşımıza çıkacağı konusundaki uyarıları düşünüldüğündeyse, bu yapılaşmanın gelecekte bize ne tür felaketler olarak döneceğini düşünmek bile çok korkutucu.

Ve ne yazık ki bizi bekleyen tek tehlike, sel felaketleri değil. Bu inşaat ucubesinin hanemize yazacağı bir diğer maliyet de, pekâlâ bir deprem felaketi olabilir.

Adamız, bir deprem bölgesi. Birden çok fay hattının kesişme noktasında yer alıyoruz ve jeologlar bu fay hatlarının Kıbrıs’ta büyük bir deprem dalgası yaratma riskinin yüksekliğine dikkat çekiyorlar. 

Geçtiğimiz Şubat ayında yaklaşık 12 saat arayla meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki depremin nasıl bir katliama dönüştüğünü ta en derininde hisseden bizler, bu felaketten ders çıkarmak için daha ne bekliyoruz?

6 Şubat depremlerinin sonucunda karşı karşıya kalınan kıyım da aslında Türkiye’deki ‘muteber’ inşaat patronlarına akan büyük bir ekonomik rantın ve onlara göz yuman ‘muteber’ politikacılara akan büyük bir siyasi rantın bir ürünü değil miydi?

Buradan parti ayırt etmeksizin tüm siyasetçilerimize sesleniyorum: 

Bugün, İsias Otel’in enkazına gömülen canlarımızın mezarları başındaki arz-ı endamınızın samimiyetine inanmamızı istiyorsanız, İsias Otel davasının görüldüğü Adıyaman Adliyesi önünde birbirinizle yarış halinde basına verdiğiniz sayfa sayfa açıklamanın samimiyetine inanmamızı istiyorsanız, RANTI durdurun!

Yok eğer durdurmayacaksanız, o zaman takiye yapmayı bırakın ve evlatlarıyla birlikte geleceklerini de toprağa veren ailelerimizin acılarını, politik çıkar uğruna istismar etmekten vazgeçin!