Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Zeki Çeler, Ahmet Kaptan’ın Kanal T’de hazırlayıp sunduğu “Kaptan’ın Günlüğü” programına konuk oldu.
Çeler, hayat pahalılığının yüzde 1.09 olarak açıklanmasını değerlendirerek, hükümete sert eleştirilerde bulundu:
“Resmen dalga geçtiler ve halktan kopuk olduklarını bir kez daha gösterdiler. Aslında her şeyin farkındalar. Ekonomiyi o kadar beceriksiz yönettiler ki, hayat pahalılığını hesaplamadaki sistemde gerekli düzenlemeyi bile yapmadılar. Aldıkları maaş gayet tatminkâr, alım güçleri yüksek olduğu için istediklerini yapıyorlar. Ama asgari ücretle geçinen bir vatandaşla bir markete girip dolaşsınlar, o günü o vatandaşla yaşasınlar, anlayacaklar. Bu yapılan matematik tamam değildir, hiçbir gerçeğe uymayan bir rakam var karşımızda ve ne üzücüdür ki ısrarla bu koltukta kalmaya devam ediyorlar.”
“Sağlık Bakanı önceliği yanlış belirliyor”
Çeler, hükümetin halktan tamamen koptuğunu belirterek, 9 yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirmesine rağmen Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek’in önceliğini yanlış belirlediğini söyledi:
“Bu hükümet halktan öyle bir koptu ki, 9 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybediyor ve sabah saatlerinde ne sebeple ilgili açıklama yapması beklenirken, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek sosyal medya hesabından Başbakan Ünal Üstel’in ‘Biz hükümetten çekilmeyeceğiz, 2027’ye kadar devam edeceğiz’ söylemlerini paylaşıyor. Sağlık Bakanlığı olarak bu çocuk ölümlerini çözmek, soruşturma açmak, kimlerden kaynaklandığını araştırmak gerekirken öncelik Başbakan’ın açıklaması oluyor. Sonra Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama geliyor ve o da yetersiz.”
“Halkla hükümet arasında uçurum var”
TDP ile hükümet arasındaki farkın sorulması üzerine Çeler şu ifadeleri kullandı:
“TDP olarak bize ‘Nedir farkınız hükümetten?’ diye soruyorlar. Aramızda uçurum var. Biz toplumla birlikte olan, birlikte acı çekip birlikte sevinen bir partiyiz. Ama hükümet halk arasında ayrım yapan, insanlıklarını kaybedercesine ego yapmış, o koltuklardan kalkmayıp makam sahibi olmak adına kör olmuş kişilerden oluşuyor.”
“Ülke yönetilemiyor, her alanda kriz var”
“Trafik, sağlık, eğitim her yerde sorun var. Çocuklar neden ölüyor, trafikte çarpışmalar neden bitmiyor? Aralığa kadar neden hız tespit kameraları çalışmayacak? Kamuda çalışanların aktif olması için neden motive etmiyorsunuz? Yönetemiyorlar, farklı senaryolar üretiyorlar ama gidiciler.”
“Ekonomik kalkınma için projeler hazır”
“TDP olarak topluma neyi nasıl yapacağımızı onların anlayacağı dilde anlatacağımız noktaya geldik. Alanında uzman arkadaşlarla çalışıyoruz. Şu anda ekonomik kalkınma ve TDP’nin bunu nasıl sağlayacağı konusunda kısa, orta ve uzun vadeli projelendirmeleri, Ekonomik Kalkınma ve Yerel İş Gücü Politikalarından Sorumlu MYK Üyesi Erman Yaylalı başkanlığında komitemiz hazırlıyor.”
Çeler, alım gücünü artıracak ve hayatı ucuzlatacak yöntemler üzerinde çalıştıklarını da ifade etti:
“Tarımda üreticiliğin artması, sanayinin teşvik edilerek yerel üretimin artırılması, toplumun daha ucuz ve kaliteli ürünlere ulaşabilmesinin sağlanması gerekiyor. Ürettiklerimizin ihraç edilmesi için de Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile istişare edebilecek ve uyum içinde çalışabilecek bir hükümete ihtiyaç vardır. Yeşil Hat Tüzüğü gibi, Kıbrıslı Türklerin ekonomideki nefes borusu olan düzenlemenin genişletilmesi ve uygulanabilirliğinin birçok alana yayılması için, kalite standartlarının yükseltilip ürünlerin ihracatının sağlanması yönünde adımlar atacağız. TDP, Erhürman ile uyum içinde çalışabilecek bir yapı planlıyor.”
“Ekonomik politikalar yukarıdan aşağıya gözden geçirilecek”
“TDP olarak hükümete geldiğimizde, ‘enkazdan dolayı bir şey yapamıyoruz’ demek yerine, en yukarıdan başlayarak aşağıya doğru ekonomik politikaları gözden geçireceğiz. Gerekirse kemer sıkacağız ama yukarıdan başlayarak. Aşağıdaki dar gelirli vatandaşın cebine el uzatarak değil.”
“Toplum yararına kararlar üretme anlayışındayız”
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TDP’nin yaptığı fedakârlık bencilce değil, toplum yararına kararlar üretme anlayışıyla gerçekleşti. Hükümette de sendikalar, kamu çalışanları ve özel sektörle uyum içinde çalışacağız. Atılacak radikal adımlarda herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu ülkenin ekonomik refaha kavuşması için hepimize görev düşüyor.”
“Maliye borç batağında, adil vergi şart”
“Maliye Bakanlığı borç batağında. Borcun faizini borçla ödemeye çalışan bir maliye var karşımızda. Adil vergi toplama sistemini hayata geçirmezsek daha da kötü olacak. Bu sistemi hayata geçirip topladığımız verginin nereye gittiğini bilmemiz gerekir. Kamudan daha fazla maaş veren, çalışanlarını gerçekten onurlandıran işverenler de var; onları örnek alarak, maaşlarını ödemeyen, çalışanlarını ezen işverenleri denetlemeli ve düzene sokmalıyız. Bunu yaparsak vergiler adil toplanır, kamu maliyesindeki sıkıntı azalır.”
“Doğru ekonomik önlemleri almak ve giderleri azaltıp gelirleri artırmak adına, dışarıda atıl bekleyen ve toplanması gereken kaynakların da kamuda toplanabileceği bir gerçektir.”
“Hayatı ucuzlatmalıyız ki para akışı sağlansın”
“Temel gıda maddelerinde ciddi artış var. Güney Kıbrıs’a geçemeyenler bundan mağdur oluyor. Hükümet düşünmüyor bile. Bir-iki sene önce Güney’den kuzeye gelen çoktu, ekonominin çarklarına sıcak para giriyordu. Ne oldu da artık kuzeye geçiş yok? Gıda ürünlerine vergi getirip artırmaya başladılar. ‘Nasıl olsa gidemeyenler var, onlarla idare ederiz’ zihniyetiyle hareket ediyorlar ama para kayıyor. Hayatı ucuzlatmamız lazım ki Güney’den sıcak para aksın. Artık kuzeye turist de gelmiyor.”
“Genel Sağlık Sigortası’nı biz başlattık”
“Genel Sağlık Sigortası’nın hayata geçmesini sağlamıştık. Dönemin Sağlık Bakanı Filiz Besim’le birlikte kısmi sağlık sigortasını başlattık. Bu sisteme TDP olarak hazırız. Toplum bizi yeniden orada görmek istiyor. Çalışmalarımızı hızlandırdık. Genel Sağlık Sigortası’nın yeniden hayata geçmesi için attığımız adımlarda, sigortaların mali yapısının güçlenmesi gerek. Devlet hastanelerinin her ilçede tam teşekküllü, kaliteli hizmet vermesi lazım. Bunları tamamlamak öncelikli işimiz olacak ki para içeride kalsın.”
“Vatandaş, devletten daha uzun sürede alacağı hizmeti özelde almak istiyorsa, devlet tarafından belirlenen fiyatlar sigortalardan karşılanacak. İlaçlarda zaten ödeme sistemimiz vardı. Vatandaş ve eczaneler 8 ay önceden ödemelerini alıyordu. Biz göreve geldiğimizde otomasyon sistemi kurduk, her ay sonunda paralar hesaplara yatıyordu. Ancak bizden sonra gelen eski Çalışma Bakanı Sadık Gardiyanoğlu bu sistemi mahvetti. Sigortalara gittiğimizde torbalar dolusu reçete vardı; kontrol için elde yapıyorlardı, perişan olmuşlardı, ödemeler geriden geliyor. Bu kabul edilemez. Bizden sonra gelenler bu sistemi darmadağın etmekle kalmayıp eczacı ve doktorları mahkemelik ettiler. Sistemden yararlanmak isteyen eczacılar korkuyor. Bu çok üzücü.”
“Fiber optik protokolü egemenliğe aykırı”
“Tel-Sen’i ilk ziyaret eden parti TDP oldu. Konuyu doğrudan yerinde öğrendik. Ülkedeki internet sağlayıcılarıyla birebir görüşerek bilgi aldık. TDP olarak bu ülkede fiber optik ağın kurulmasına, internette hızlı veri akışına karşı değiliz. Ama bu protokolün getirilme şekline karşıyız. Çünkü kendi kurumumuz dışlanıyor, yerel sermayemiz olan şirketler dışlanıyor. Haksız rekabet var. Kişisel verilerin korunması yasasına aykırı bir durum söz konusu. Türkiye’den gelen bu şirket, verileri sınırsız biçimde kontrol etme hakkına sahip olacak. Fiyatları kendileri belirleyecek, bizim şirketlerimiz onlardan hizmet alacak, bu da egemenlik hakkımıza aykırıdır.”
“Mecliste onaylanması gerekirken bir anda ortaya çıktı. İstedikleri zaman sosyal medyaya erişimi de kesebilirler, bizi bir düğmeyle yönetebilirler. Bu, AB’den gelecek bir şey olsa bile karşıyız. Yüksek İdare Mahkemesi’ne de aykırıdır. Bir an önce bu yanlıştan dönmeleri gerekir. Bu işler, kendi telefon dairemiz ve ülkedeki şirketlerle yapılabilecekken ihale açmadan yapmak rekabet yasasına da aykırıdır.”
“Ülkede güven kalmadı”
“Ülkede kendimizi güvende hissetmiyoruz, ne olacağını bilemeyiz. Sosyal medyada yaptığımız paylaşımlara gelen tehditlerin neye dönüşeceğini bilmiyoruz. Ülkede iş insanlarına karşı tetikçiler ithal ediliyor. Nasıl giriyorlar, ellerindeki silahları nereden alıyorlar belli değil. Bir zamanlar dünyanın en güvenilir ülkeleri arasında gösterilen bir yerdeydik ama bugün iş yerinde bile güvende değiliz.”
“Bir adada yaşıyoruz ve giriş çıkış noktaları belli olmasına rağmen kontrol yapılmıyor. Ülkeye gelen tetikçiler tır dorselerinde gelebiliyor, denetim zorunluluğu var ama yapılmıyor.”
“Müzakereler bir an önce başlamalı”
Cumhurbaşkanlığından beklentilerini de dile getiren Çeler, müzakerelerin hızla başlaması gerektiğini vurguladı:
“Tek beklentimiz, görüşmelerin ve müzakerelerin bir an önce başlamasıdır. Görüşmelerle müzakereleri ayrı tutuyoruz. Görüşmeler kendi içimizde yapılabilecek, müzakerelere kadar güven yaratıcı önlemlerde komitelerin çalıştırılması için bir adımdır. Bu alanlarda daha hızlı ve etkin rol alacağından şüphem yok Erhürman’ın. Ama geçiş kapılarındaki aksaklıkların ortadan kaldırılması için Güney’le bir an önce istişare edilmesi gerekir. Yeni geçiş kapılarının açılması için de adım atılmalı. 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı döneminde iki kapı açılmıştı. Aynı uyumun yeniden sağlanması gerekiyor.”






