Ortak vatanımızı birlikte hayal edelim, birlikte kuralım

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşıyorsanız ve İnsan Haklarını savunuyorsanız, çeşitli sorunlarınız vardır. Varsınız ama yoksunuzdur, asla katılmadığınız bir siyaset ile özdeşleşirsiniz çoğunlukla. Tanınmamışlığınızdan dolayı sürekli yüzünüze kapanan kapılar vardır, 9-10 Mayıs tarihlerinde Birleşmiş Milletlerin Kenya’da düzenlediği Sivil Toplum Konferansına İnsan Hakları Platformu adına katılımcı olarak yaptığım başvuru reddedildi. Nedeni? İnsan Hakları Platformu BM üyesi ülkelerden birinde resmi olarak kayıtlı olmadığı için! Konferansa katılımcı olmaktan bahsediyorum, konuşmacı bile değil, Sivil Toplum Konferansı üstelik!

Kıbrıslı Türklerin Avrupa birliğindeki sesi, varlığı kısıtlıdır. Avrupa Birliği kurumlarında çalışabilmek için ben Fransızca öğrenmek zorunda kaldım örneğin, çünkü Türkçe resmi AB dillerinden bir tanesi değildir, oysa Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dilidir. Dostum Elena ile birlikte girdiğimiz AB sınavını ben yunanca olduğu için geçemedim Elena geçti, ben Lüksemburg’a mahkemeye gittim, Elena Brüksel’e. Artık Kıbrıslı Türkler sınava yunanca dilinde girmek zorunda değil, herhangi bir AB dilinde girebiliyorlar. Ancak hala haksızlık var, Elena’nın ana dilinde girdiği sınava ben Fransızca öğrenip yıllar sonra yeniden girmek zorunda kaldım. Kapıları ısrarla zorladığınız zaman aralanıyor, içeriye giriyorsunuz bazen, içeride yeni bir mücadeleye başlıyorsunuz bazen kapının aralığına ayağınızı sokup itmeye devam etmeniz gerekiyor. 

Avrupa Komisyonu’nda 27 tane Komiser vardır, her üye ülke kendi komiserini atar. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bugüne kadar bir Kıbrıslı Türk Komiser atamışlığı yok, Kıbrıslı Türklerle pek ilgilenmişliği de yok, bu yapı ile bundan sonra olacağından da şüpheliyim. 

2026 yılının ilk yarısında Avrupa Birliği dönem başkanlığı Kıbrıs’a geçecek AB zirvesi belki Lefkoşa’da belki Baf’ta olacak Kıbrıs Türk toplumunun ne kadar temsiliyeti olacak sizce? 2002 yılında Kopenhag zirvesinde Kıbrıs Türk Liderliği AB üyeliğini elinin tersi ile itti, acısını halen çekiyoruz.  

2012 yılında Kıbrıs yine başkanlık yapmıştı, karar alma mekanizmalarına aramızda katılan oldu mu? Haberi olan oldu mu? İlginçtir 2012 yılında bölünmüş bir ülke olan Kıbrıs’ın başkanlık yaptığı Avrupa Birliği Nobel Barış ödülünü kazandı. 

12-13 Aralık 2002 tarihli Kopenhag zirvesi AB trenini kaçırdığımız AB zirvesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üyeliğinin onaylandığı, Türkiye’ye adaylık müzakerelerinin başlama tarihi verildiği Kıbrıs Türk liderliğinin sivil toplumun tüm ısrarına rağmen Annan planını ve AB üyeliğini elinin tersi ile ittiği, bizi bugünlere getiren tarih. 

Kıbrıs 20 yıldır AB üyesi. Kıbrıslı Türkler de 20 yıldır Avrupa yurttaşı ancak ne yazık ki diğer yurttaşların sahip olduğu haklara sahip değiller. ‘Biz evet dedik Kıbrıslı Rumlar hayır dedi, AB verdiği sözleri tutmadı’ şarkısını 20 yıldır dinliyoruz, en çok da referandumda hayır diyenlerden dinliyoruz üstelik. Egemenlik olmazsa masaya dönmem diyor sayın Tatar Sivil Toplum da kim diyor!  

Kendi yaşadığımız ülkede sürekli ayrımcılığa, hak ihlallerine uğruyoruz, demokrasimize müdahale ediliyor, ifade özgürlüğümüz kısıtlanıyor, askere gitmeyi reddediğimiz için hapse atılıyoruz, eylem yapıyoruz, dayak yemekle kalmayıp, öğretmenler gününü mahkemede kutluyoruz. Oysa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi de İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları da iç hukukumuzun parçası, biz, Ali’nin, Halil’in, Ayşe’nin davaları için mahkeme koridorlarını aşındırıyoruz. Kıbrıs’ta, Avrupa’da mücadeleye devam etmek haklarımızı almak zorundayız, hepimiz çok iyi biliyoruz hak verilmez, alınır, elimizdeki tüm araçları kullanarak alınır!

Avrupa Parlamentosu da bu araçlardan bir tanesidir, belki en önemlisi! 9 Haziran Pazar günü sandığa gidelim, geçen seçimlerde 5604 kişi oy verdi, bu seçimlerde bu rakamı ikiye katlayalım, oyumuz sesimizdir, sesimizi Avrupa’da duyuralım. Bu seçimler bizim değil, sivil toplum bizi temsil etmez diyenlere de sesimizi duyuralım.  

Tüm Avrupa’da yaygınlaşan ırkçılığa, ayrımcılığa, bölünmeye, şiddete de ses çıkaralım! İnsan Haklarına, demokrasiye, eşitliğe, adalete, hukukun üstünlüğüne değer veren adaylara oy verelim, dini, dili, rengi, cinsiyeti, cinsel yöneliminin önemi yok. 

Avrupa Parlamentosu seçimleri Kıbrıslıların konuştuğu dile, inandığı dine, ait olduğu topluma, bakılmaksızın aynı adaylara birlikte oy verebileceği tek seçimdir. Bu yüzden de çok önemlidir. AB üyesi Birleşik Kıbrıs’ın küçük bir simülasyonudur. Sandığa gidelim birlikte yaşamanın, üretmenin ve illaki paylaşmanın önemine inanan adaylara oy verelim. Ortak vatanımızı birlikte hayal edelim, birlikte kuralım.