Belki de dünyanın tellerle bölünüp bir tarafının yaşamdan koparıldığı bir başka kent yoktur.

Bu kent Mağusa’dır.
İki bin küsur yıllık geçmişiyle onlarca medeniyetin gelip geçtiği, Salamis’ten Maraş’a kadar uzanan coğrafyada birçok farklı toplumların yaşadığı bu kent yarım asırdır tellerle bölünmüş.
Bunu kabullenmedik, kanıksamadık.
Mağusa’nın tarih boyunca çok kültürlülüğü yaşamış bir kent olgusuna vurgu yaparak bu kentin yani Maraş’ın orada yaşayan son sakinlerinin de geri gelip bizlerle yaşamasını istiyoruz.
Siyasetin buna nasıl çözüm bulacağına dair elli yıldır üretilmiş birçok kararla birlikte uzlaşılıp imzalanmış belgeleri mevcuttur.
Son 4 yılda birilerine seçim kazandırmak için kamusal alanların bir kısmının sözde “Dark Turizm” adı altında ziyaretçilere açıldığını biliyoruz. Halbuki oradan sökülüp atılan insanların ve Mağusa’da yaşayan birçoğumuzun hissiyatını dikkate alsalardı yıllar önce Güven Yaratıcı Önlem olarak oradaki tüm kamusal alanların açılıp, tüm yerleşim yerlerine direkt ulaşım çoktan sağlanması gerekirdi.
Bu yapılmadı. Hassasiyetler dikkate alınmadı.
Siyasi şovlarla, “Maraş’ı Açalım, Piknik Yapalım” talimatlarıyla, kamusal alanların bir kısmı bayraklandırılarak açıldı.
Adına da “Dark Turizm” dendi.
Evet böyle bir turizm tüm dünyada var.
AMA…
İnsanların olayları irdelemesi, yaşanılan olayları ve acıları onurlandırması, insanın tarihteki önemli dönemleri anlaması için yapılması gereken bu turizm, bir siyasi şovla ve tüm bu saydıklarımızla beraber empatiden yoksun başladı. Etik ve duyarlılık sorunları dikkate alınmadı. Bu tür yerlerde yaşanan acılara ve travmalara karşı saygılı ve hassas olunmadı.
Kentin en büyük okulunun önündeki parka adeta herkesle alay edercesine “Millet Bahçesi” adı verildi, okulun üzerindeki yazılar silinip bayraklarla donatıldı. Açılışının hemen ertesinde en güzel sahil kenarında hızla “piknik alanı” düzenlenerek, siyasi bir şovla sözde pikniğe gidildi.
Maraş elbette hayalet şehir değildir. Tam tersine o kenti bırakıp göçenlerin halen hayallerini süslemeye devam etmektedir. Ve tellerle bölünmüş Mağusa’nın da kanayan bir yarasıdır.
Orası yaşanılan bir savaşın sonucunda silah zoruyla el konulmuş bir yerleşim yeridir. Maraş bilerek ve isteyerek yarım asırdır insandan ve yaşamdan koparılmıştır. Uzun yıllardır ufak bir grubun hem ekonomik hem de siyasi rant kapısına dönüştürülmüştür. Bu ranttan vazgeçmek istemeyenlerin uydurdukları sözde milliyetçi safsataların ve sözde siyasi süreçlerin bir kozu gibi gösterilerek, Maraş oluşturulan bu ranta kurban edilmiştir.