İlaç ve Eczacılık Dairesi’nin Müdür Sancısı

İlaç ve Eczacılık Dairesi, daire müdürü geçtiğimiz aylarda emekliye ayrıldığından beri müdürü olmadan faaliyete devam etmeye çalışıyor. Müdürün yerine vekaleten Sağlık Bakanlığı Müsteşarı bakıyor. Şimdilerde yasa değişikliği önerisi ile ülkenin ilaç ve ecza sektörünü denetleyen dairenin müdürünün eczacı olma şartının kaldırılması için çalışmalar yapılıyor. Aslında uzun bir süredir böyle bir çalışmanın olduğunu biliyoruz ancak olay artık meclis alt komitelerine taşındı ve diğer tüm konularda olduğu gibi bu değişikliğin de tüm itirazlara rağmen “biz yaptık oldu” zihniyetindeki hükümet yetkilileri tarafından tüm sektöre dayatılacağı konusunda hiçbir şüphem yok. 

İlaç ve Eczacılık Dairesi’nin önemini ve yaptığı işleri sıralayacak olursak, ülkeye giren tüm ilaç ve kimyasalları denetleyen ve izinlerini veren, hastanelerde kullanılan ilaç ve tıbbi malzemeleri tedarik eden, devletten verilen ilaçların ihalelerini hazırlayan ve bu ilaçların kontrol ve denetimlerini yapan aynı zamanda da serbest eczanelere açılış izni veren ve serbest eczaneleri ve ilaç ve kimyasal grubuna giren ürünlerin üretim ve satışının yapıldığı yerleri denetleme yetkisi olan tek kurumdur. Ülkenin tüm ilaç ve ecza sektörünü kontrol eden böylesi önemli bir kurumun müdürü de kurulduğu ilk günden bu yana bu konuda eğitim almış ve konunun uzmanı bir eczacı olurdu. Bu kadar eczacının olduğu bir ülkede, bu kadar kritik önemi olan bir kurumun başına atanacak uygun bir eczacı bulunamaması nedeniyle hükümet yetkilileri apar topar bir yasa değişikliği ile hem kurumun işin ehli olmayan insanlar tarafından yönetilmesine zemin hazırlıyor, ki liyakatın olmadığı kurumların sonunun ne olduğuna hep birlikte her gün tanık oluyoruz, hem de aylardır istedikleri değişiklik yapılmadığı için kurumu yöneticisiz bırakıyorlar. 

Geçtiğimiz yıl, halk sağlığını riske atma pahasına, ülkeye kozmetik ve dermokozmetik ürünler getiren ithalatçı firmalardaki mesul müdür zorunluluğunu kaldıran hükümet şimdi de halk sağlığının merkezi konumundaki İlaç ve Eczacılık Dairesi için aynı yolu izliyor. Aylardır bakanlık müsteşarının vekalet ettiği görev oldukça meşakkatli bir görevdir. Yarı zamanlı olarak birilerinin üstlenebileceği bir görev değildir. 

Bu tutumun devam etmesi halinde yakın zamanda ülkede var olan ilaç krizi daha da ciddi boyutlara ulaşacaktır. Hükümet yetkililerinin sorumsuz tavırlarının ve beceriksiz yönetimin bedelini her zaman olduğu gibi yine halk ödeyecek, ilaç eksikliği nedeniyle pek çok vatandaş mağdur olacak, sanayi sektörü durma noktasına gelecektir. 

Nasıl ki bir hastanenin başhekiminin bir iş insanı olması etik olarak uygun değilse, İlaç ve Eczacılık Dairesi müdürünün de başka bir meslek mensubu olması uygun değildir. Ülkedeki tüm eczacıları denetleyen bu kurumun başına başka bir meslek grubuna mensup birilerini atamak meslekler arası saygıyı da hiyerarşiyi de sarsacaktır.