Hayatlar biterken…

Bir film sadece bir film olabilir mi… öylesine çekilmiş… 

Canlılar ve canlıların hayatları, tüm canlıların..Hepimizin hayatı bir film olabilir mi peki…

Kendi kendimize ödediğimiz bedeller ve ödettiğimiz bedeller, kendimiz yüzünden. 

Yorgunluğumuz bazen yüzümüzden okunurken, kadınların bir makyajla kapatması ne kolay acıları. Erkekler ne yapsın peki, nasıl kapatsın yüzündeki yaraları?

Ya çocuklar, onlar ne yapsın da silsinler yüzlerindeki acıları? 

Yoksa çocukların vakti kalmıyor mu acıları silmeye yüzlerinden, oyun ablaları ve abileri bile ellerindeki yüz boyaları ile umut olamıyor artık çocuklara.

Her an öldürülebileceğimiz bir sabaha açarken gözlerimizi, rüyalar gecede kalıp bekler bizi ve geceler de artık rüyalar gördüğümüz geceler değil ki; hep ayrı bir kâbus. Her an. Her gece. Her sabah. Saatler sanki de seri katil, her saat başı öldürülüyor canlarımız ve cansız şekilde iç çekiyor bir köşeye yığılmış uzuvlarımız. 

Çizgi filmlere bile ağlayan insanlar olduğumuzu düşününce, bunca acı gerçek yanından geçerken nasıl ağlamayalım siz söyleyin isterseniz.. İnsanlar insafsızca öldürülüyor, umurunda değil ki öldürenin. Sanki bir filmin en can alıcı noktası. Sanki ödül alacak. Sanki dünya kahramanı da dünyayı kurtarıyor katillik yaparak. Ne umut kalıyor kalana, ne nefes gidene. Öldürülen insanlar zinciri gözlerimizin önünden geçiriliyor, halka halka gözlerimize dolanıyor insan manzaraları. Soluklanmak isterken soluk benzimizle bakıyoruz sadece dünyada bulunduğumuz yerin penceresinden. Gök eski gök de değil hani. Deniz de eski deniz değil. İnsanlar ise öyle azalmış ki yeryüzünde. Nasıl ve nereye gitti bunca insan? Nereye göçmüşler? Göçebe bir hayat sürerken en çok neyden yorulmuşlar ve neden?

Altüst oluyor dünyamız bunca acı yaşanırken... Gerçeklerde kaybolmamak için filmlerde kaybolmayı tercih ediyoruz, kaçmak için şimdiki zamandan ve filmlerde de şimdiki zamana ait sahneler, yıllar yıllarönce çekilmiş olsalar bile. 

İnsan bir film izler de kahrolur mu? Peki, iki film izlerse o zaman da altüst olur mu dünyası?Toparlanamaz duruma gelir mi insan birkaç filmle? Gelir! Toparlanamaz! Bazı filmler tehlikelidir, bazı eserler tehlikelidir, bazı senaryolar tehlikenin kendidir. Bazı filmler çok tehlikelidir. Aşırı gerçeklik içerir. Bir daha eskisi gibi bakamaz olursunuz. Bundandır ki kör olmak ister çoğu zaman insan ve bazen de derler ki körlük bir nimettir aksi halde özünü kaybederdi insan yaşarken. Peki ya cidden kör olanlar, bakıp bakıp göremeyenler ne yaptıklarını. Sizi göremeyenler peki?

Bazen filmlerden izlenir bazı hayatlar, “işte bunlar oldu, bunlar oluyor” denir ve sonra derin bir keder oturur içinize. Kalkıp gitmeyen bir acı sarar ruhunuzu biraz daha. Siz kimdiniz artık önemli değildir.

Tüge Dağaşan