İŞTE BU YAŞAMAYA DEĞERDİ
Ve uyandığınızda -tabi uyumuşsanız- karşınızda o haber durur yine.
Bir sevdiğiniz daha göçüp gitmiştir bilinmez bir yere.
“Çekiyordu kurtuldu” cümleleri ne kadar teselli ediyor gibi gelse de; “güzel bir insanın varlığına artık tanıklık edemeyeceğiniz gerçeği” dokunur içinize.
Yaşı kaç olursa olsun o insanın, sizdeki yeri aynıdır. Nasıl ki bir çocuk hiç büyümez gözünüzde ve hep çocuk kalır; siz ondan büyükseniz, bu durum da işte böyledir. Aynı kalır sevdiğiniz insan sizin gözünüzde hep. Ne yaşlanır ne değişir varlığının sizdeki yeri ve gözünüzdeki yansıması.
Çekeceğime gideyim deriz, çekeceğime çektireceğime gideyim. Oysa yanınızdaki çekmez, yanınızdaki için her haliniz, sizin onun yanında olmanız açısından önemlidir çünkü. Hayatta olsun da şöyle olsun isterse der yanınızdaki, hayatta olsun da böyle olsun. Sevgi böyle bir bağdır işte. Dert vermez, ağır gelmez. Sevgi başka bir bağdır. Yaşlar kaç olursa olsun değişmez, değiştirmez. Sevginin gücü bu yüzden bir karıncanın gücü gibidir. Sevginin derecesi sual edilmez.
Elinizden geleni yapıp yapmaya devam edersiniz sadece ve elinizden bazen çok fazla bir şey de gelmez. Ve bazen de elinizden gelmeyeni de yaparsınız. Sevgi böyledir işte ve giderken birileri, ardından gülümseyebiliyorsanız güzel anılarınız birikti diye ve iyi ki tanıdım diyorsanız, size öğretmişse ve siz de ondan aldıklarınızı öğretebiliyorsanız bugün; işte bu yaşamaya değerdi.
…
Kaç kez kayıp yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız. Hayatın en acı gerçeği bazen bize hayatı sorgulatır. Bazen hayattan bıktırır. Yeterince katlanılmaz sorun ve sıkıntı varken özel ve genel anlamada da hayatlarımızda; ansızın yine bir haber ve değişir tüm dengeler. Yaşlanmadan ölüme gidenler için ayrı bir dertlensek de yaşlanıp ölüme gidenler için de aynıdır dertlenmemiz. Çünkü her insan, çevresindekiler için özeldir. Değerlidir. Kıymetlidir. Bugün Neriman Cahit de aramızdan ayrılırken ve bu haberi beklerken insan sadece üzülüyor, bir güzellik daha bizden koptu diye. Ne olursa olsun üzülüyor. İçine derin bir keder oyuluyor. Tanımasına gerek yok ki şahsen ya da saatlerce vakit geçirmesine, günlerce birlikte kalmasına -ki bunu yapanlar için ne kadar zordur ah-
Hepimiz yaşadık, yaşıyoruz bu acıları ve zordur ve insan bir daha aynı kişiye dönmez. Eksik kalır. Eksilerek hayata devam etmeye çalışır çünkü nefes alıp vermeye mecburdur. Alanımız, bulunduğumuz atmosfer bize bunu dikte eder. Biz eksilerek devam ederken hayata, yaşamaya değmiş anıları topluyorsak en çok da sırtımıza işte bu bizi anlamlı kılacak olan tek şeydir.
Giderek içinden çıkılmaz bir toplum içinde yaşamaya mecbur bırakılırken ve her gün “bugün son günüm” diyerek güne pencerelerimizi açarken inanıp tutunacak şeylerin azalmış olması bize iyi gelmese de içimizde bahçeler oluşturan, çiçekler ekmemizi sağlayan ve onlara su olan insanlarımız da var. İster tanıyalım yakından ister tanımayalım; bir şekilde tanışmış-tanıştırılmış olmak yeterlidir. Onların varlığı bizi güçlü kılar. Arkalarından gülümseyerek hoşça kal diyebiliyorsak belki yeniden buluşana kadar ya da bu kadarsa da değmişse tanıdığımıza ve hep dilimizde olacaksa inanın ki hayat ne kadar zorlaşsa da işte bu yaşamaya değerdi.
Tanıdığım o güzel insanlara gelsin bu yazı. Özellikle de “yazmaya devam et” diyen kadın Neriman Cahit’e. Sonsuz saygı ve sevgilerimle..
Tüge Dağaşan